Serdar Arseven

Serdar Arseven

Erdoğan iftiralara uğrarken...

Erdoğan iftiralara uğrarken...

Son günlerde katıldığım televizyon programlarında ya da görüşümü almak üzere başvuran diğer mecralarda karşıma hep “Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliği alttan alta artıyor, Sayın Erdoğan’ın İsrail’e yüklendiği bir dönemde İsrail Türkiye ilişkilerinin artması hakkında ne düşünüyorsunuz?..”  yollu sorular çıkıyor.

Demek istedikleri açık değil mi?..

Erdoğan’ı neyle suçladıkları!..

Sayın Başbakan’ı “Gazze’deki soykırıma tepkisinde samimi olmamakla” itham ediyorlar.

Şu hale bak, bu ülkenin Başbakanını ve (inşallah çok yakında) Devlet Başkanı’nı “İsrail işbirlikçiliği” ile suçluyorlar!!!!

Onun gibi Siyonizm’le mücadelede büyük riskler almış bir Lider’in uğrayabileceği en ağır iftira!..

Yanlış anlamayınız, bu hüküm ve iftira yüklü sorularla sadece “Erdoğan düşmanı olarak bilinen mecralarda” karşılaşıyor değilim.

Bugünkü –ayrıcalıklı- konumlarını büyük ölçüde Sayın Erdoğan’ın seçim zaferlerine borçlu olan kimi yerlerde de böyle yaklaşanlar çıkıyor meseleye.

Adam “nerede” çalıştığını umursamaksızın, -inceden-iftira atıp duruyor milletimizin gönlündeki ayrıcalıklı mevkii defalarca test edilmiş Recep Tayyip Erdoğan’a.

Sizce bu neden böyle?..

Açık;

Erdoğan’a yakınmış gibi görünen alanlarda müthiş bir “derin sol” hâkimiyeti var.

Ezik muhafazakârlar, ifrazatında boncuk aradıkları bu derin solcuların Erdoğan’a yönelik iftira ve hakaretlerine ses çıkarmıyorlar.

Aralarında ne muhabbetler dönüyor, iğrenç!..

Rüyalarında görseler hayra yormayacakları yerlere gelmelerini Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılarına borçlu olanların tavırlarına hayret ediyorum.

İnanıyorsan niye savunmuyorsun!..

İnanmıyorsan niye yanındasın!..

Kompleks bu, düpedüz eziklik!..

Büyük imkânlar sundukları derin solcuların kendilerini “beğenmemelerinden”, “aydın yerine koymamalarından” endişe ediyorlar.

Bir de “Bunlar eninde sonunda hakimiyeti ele geçirirler. Tayyip Erdoğan dediğin gelip geçici. En iyisi bunlarla köprüleri atmayım!” yollu “yamuk” hesapları var.

“Sosyeteye girme çabasındaki köylü kızı Türkan Şoray” sendromundan bir türlü kurtulamayan “muhafazakâr” tiplerden bıktım usandım.

Çıkarlar ekranlara, bir şey söylermiş gibi yaparlar, tek işe yarar laf etmezler.

Dengeler, yengeler, kuvvet kollamalar, kimin nereye gelme ihtimali yüksekse ona yanaşmalar, başkalarının kariyerine eklemlenmeye dönük hesaplar.

İnceden inceye hesaplar, sanki ölmeyecek bu adamlar.

İftiralar adamı kızdırıyor.

İsrail’in Gazze’deki soykırımına tepkimizi dile getirdiğimiz programlarda, karşımıza “Peki ama Tayyip Erdoğan İsrail’le ticareti niçin arttırıyor?” yollu sorular çıkınca patlamamız icap etti ve patladık.

“Yalan.

Türkiye ile İsrail arasındaki ticari ilişkilerin arttığı doğru değil!..”

Hazine’den rakamları aldım;

Ortadoğu ülkeleri ile toplam ticaret hacmimiz içindeki İsrail oranı 2002 yılında yaklaşık yüzde 25 iken bugün, yani 2013 itibarı ile yüzde 8.77’de düşmüş durumda.

Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi oransal olarak hayli gerilemiş ve bu hacmin içinde Filistin ile ticaretimiz de var.

Malum Filistin maalesef henüz tam olarak devlet kabul edilmediğinden orayla ticaret de İsrail ile ticaret içinde görünüyor.

Kahrolsun işgal!..

Elimin altında kalem kalem ihracat ve ithalat rakamları var.

Türkiye ile İsrail arasında değil de, çok büyük oranda özel sektörün alım satımı söz konusu.

“Gezi terörü”ne tam destek veren Siyonizm uşağı “holdingler” İsrail ile ticareti “ayakta” tutuyor.

İsrail ile alışverişi ağırlıklı olarak bunlar sürdürüyor.

Siyonist Lobisi’nin Recep Tayyip Erdoğan’a yok edilmesi gereken “Siyonizm Karşıtları”nın başına yerleştirdiği, bütün dahili ve harici unsurlarıyla bütün Siyonist medyanın “Erdoğan’ı silme” ameliyesine hizmet ettiği…

Gazze’deki İsrail Soykırımına muhatap Müslümanlara tek etkili yardım elinin Anadolu’dan, Ankara’dan uzandığı böylesine bir dönemde…

“Recep Tayyip Erdoğan’ın One Minute çıkışı da, bugünlerdeki tepki dolu ifadeleri de senaryonun parçaları. Bakmayın bağırıp çağırdığına, alttan alta işi götürüyor!” yollu yaklaşımlar alçaklıktır.

Namussuzluktur.

Şerefsizliktir!..

Bunu AK Parti içinde bile “pek” söyleyen yok.

AK Parti’nin elinden tutup “gazeteci” yaptıkları, “aydın” sınıfına zorlaya zorlaya soktukları da “Erdoğan’ı savunur” pozisyona düşmemek için bir türlü figür çekmekte.

Hayret ediyorum doğrusu omurgasızlığın bu kadarına!..

Sanki ölmeyecekler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi