Fikri Türkel

Fikri Türkel

Osman Boyner, Abdullah Kiğılı’yı Niye Aradı?

Osman Boyner, Abdullah Kiğılı’yı Niye Aradı?

Abdullah Kiğılı tam anlamıyla bir duayen. Yani mesleğin piri, öncüsü ve herkesin sözünü dinlediği bir usta...

Büyük usta Abdullah Kiğılı’yla dün sabah geniş olarak sohbet yapma fırsatı bulduk. 

Faruk Güllüoğlu’nun Şirinevler şubesinde her ay bir ustanın, öncünün, duayenin ağırlandığı Katmerli Sohbetler’de bu ay Abdullah Kiğılı ile buluştuk. 

Zengin bir tecrübe paylaşımı, iş adamları ve profesyoneller ortamı, bilgimizi, sinerjimizi ve moralimizi artıran bir ortam sağlıyor. Kiğılı ile buluşmamız apayrı bir boyuta ulaştı. 

Ben, kendisini öğrenciliğimden beri takip ediyorum. Benim için saygın bir yer edinmiş olan konumu, ekonomi medyasıyla uğraşmaya başlamamla, yerini pekiştirmiş oldu. 

Abdullah Kiğılı’nın hayatı boyunca yaptıkları, mantığa ve geleneksel iş süreçlerine ters bir çizgi izledi. 

Öncelikle, herkesin terziden giyindiği 60’lı yıllarda hazır giyime yani konfeksiyona girmeye karar verdi. 

Bütün marka kitaplarının yazdıklarına inat, “Kiğılı” gibi zor telaffuz edilen, yazılan bir ismi marka yaptı.

Aile, Aşirefendi’de mütevazı bir dükkanda kumaş ticareti yapıyordu, o mağazayı İstiklal Caddesi’ne taşıdı. Hem de babasının bile haberi olmadan.

Gelecekte perakende sektörünün “Hacı Ağabeyi” olan Abdullah Kiğılı, bugün duayen olmasını hakeden dönüşümü, 1971 yılında Altınyıldız’ın kurucusu Osman Boyner’in kendisini aramasıyla başlıyor.

Bir telefon geliyor ve kendisine şu not iletiliyor: “Osman Boyner, yarın sizi Defterdar’daki fabrikada saat 10.00’da bekliyor”. 

Osman Boyner bir efsane. Altınyıldız Kumaşlarını üretiyor ve sektörde onunla görüşmek mümkün değil. En azından Kiğılı böyle düşünüyor. Bir telefon şakası olabilir, diye düşünüyor. 

Yine de bir şüphe var ve hemen Aşirefendi’ye gidip, kumaş ticaretindeki büyüklerine soruyor. Osman Boyner beni niye arasın?

Onlar da gidip konuşmasını tavsiye ediyorlar.

Ertesi günü Osman Boyner, onu karşılıyor ve teklifini yapıyor: Biz konfeksiyona giriyoruz, bizim elbiseleri satar mısın?

Boyner, araştırma yaptırmış ve bayilerine sormuş ve ilk önerilen isim olarak Abdullah Kiğılı öne çıkmış. 

Sonra şoförü ile fabrikaya gönderiyor ve üretim tesislerini gezdiriyor. Bambaşka bir dünya. 

Beyoğlu’ndaki mağazada Altınyıldız’ın takım elbiselerini satmaya başlıyor ama sonra yeni bir kapı açılıyor. 

Bir gün Osman Boyner yine Abdullah Kiğılı’yı çağırıyor. Beymen’i kurmaya karar veren grup, işin başına Abdullah Kiğılı’yı geçirmeye karar veriyor. Hem de yüzde 40 hisse vererek.

Konfeksiyonun hayatımıza yerleşmesi ve kendisini sektörün duayeni yapmasının sebeplerinin başında buradaki yöneticiliği geliyor.

Bu köşedeki kısa yazıda, Kiğılı’nın 80’li ve 90’lı yıllara ilişkin anı ve görüşlerine yer verme şansım yok. İnşallah başka katılanlar da daha geniş onları yazarlar.

2000’li yıllarda Alışveriş Merkezleri (AVM) çılgınlığı başlayınca, perakendeciler, marka sahipleri daima Hacı Abilerinin kapısını çaldılar. Ben bile kaç kere şahit oldum. Nereye mağaza açalım, kaç para kira verelim, iş yapamıyoruz ne yapalım gibi stratejik onlarca sorunu Kiğılı’nın görüşlerine dayanarak çözdüler.

Kiğılı şimdi Makedonya’da 300 kişinin çalışacağı bir fabrikayı hayata geçirdi. Kamboçya’daki üretimini Balkanlar’a taşıyor. 

Duygu, bilgi, deneyim dolu konuşması dünkü kahvaltımıza lezzet kattı. Böylesi ustaları etrafınızdan eksik etmeyin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fikri Türkel Arşivi