Kötülüğü İslamiyet'e Yapıyorlar

Kötülüğü İslamiyet'e Yapıyorlar
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Pek çok örgüt var, isimlerini saymaya gelmez. Bunların gerçek Müslümanlık ile hiçbir zaman ilgileri yok ve en büyük kötülüğü de İslamiyet'e yapıyorlar" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TRT Avaz kanalında canlı yayınlanan "Berekete Açılan Kapı" adlı programda, Kerbela'nın tarihte büyük bir acı olduğunu, o acıyı sadece her yıl anma toplantılarında hatırlamak durumunda olmadıklarını belirterek, bunun Hazreti Peygamber'in goncaları, gülleri, Ehli Beyt ve onların maruz kaldığı büyük bir felaket, trajediyi ifade ettiği bildirdi. 

İslam aleminde fitnenin, nifakın nelere mal olabileceğini, Müslümanın Müslüman ile nasıl karşı karşıya gelebileceğini ve sonunda ne büyük cinayetler işlenebileceğinin hem o olayda hem de ondan sonra yaşanan olaylarda görüldüğünü anlatan Arınç, "Bugün de maalesef aynı fitneyi aynı nifakı çıkarmaya çalışanlar var. Irak'ta yaşananlar, Suriye'de yaşananlar da bunun en yakın tanıkları" diye konuştu.

İyi bir Müslüman olmak için Müslümanlığı asli kaynaklarından çok iyi öğrenmek ve yaşamak gerektiğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

 "Ciddi biçimde böyle bir İslam toplumu meydana gelebilirse bu tür fitne ve fesatların yaşanmayacağına da inanırız. Çünkü bir taraftan İslam düşmanları bir taraftan da Müslümanların kendi içerisinde zayıf ve güçsüz olmasını isteyenler, işte pek çok örgüt var, isimlerini saymaya gelmez. Bunlar kendilerinin İslamı temsil ettiklerini veya gerçek Müslüman olduklarını hatta söyleyebiliyorlar, İslamın devlete yönelik bazı iddialarını diye getiriyorlar ama adım kadar eminim, ben Müslüman ise bunlara 'Müslüman' diyemem. Bunların ne yaptıkları ne inançları ne fiilleri ne düşünceleri ne kime kime hizmet ettiklerini yan yana getirirseniz, bunların gerçek Müslümanlık ile hiçbir zaman ilgileri yok ve en büyük düşmanlığı, kötülüğü de İslamiyet'e yapıyorlar. Çünkü bunların hallerine bakıp da Müslümanlığı sevecek bir insan, dünyada herhalde kalmaz. Dolayısıyla bu kötü örnekleri perde arkasına atabilecek yeni bir İslam dirilişine ihtiyacımız var."

"Büyük bir cehalet var"

İstanbul'un Fatih ilçesinde dün "At Pazarı" olarak bilinen bir yere gittiklerini ve bir kafede oturduklarını dile getiren Arınç, burada üniversite öğrencileri, öğretim üyeleriyle bir araya geldiğini, çıkardıkları dergileri getiren öğrencilere gıpta ettiğini söyledi.

Arınç, nitelikli gençlerin sayılarının giderek arttığına dikkati çekerek, "Şimdi buna bakıp da bir de Irak'ta, Suriye'de yaşananlara bakıp veya İslam coğrafyasında filan örgüt adıyla ne yaptıklarına baktığımız insanları yan yana getirmek bile mümkün değil. Büyük bir cehalet var. Tabii bu cehaleti besleyen farklı unsurlar da var" değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye'de terörün bir zamanlar çok yakıcı boyutlarda olduğunu, çok acı çekildiğini hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:  

"Terörün sona erdirilmesi konusunda 'neler yapılabilir'e bakarken terörü ortaya çıkaran sebeplerden çıkmamız gerektiğini fark ettim ve bunu başkalarıyla da tartıştık. Bir insan, inancını rahatlıkla yaşayamıyor ve bunun önüne engeller getiriliyorsa bence bu insanlar kendilerini ifade etmek için bir yol seçmek zorundalar. O yol da şiddet ve silah yolu oluyor. Çünkü onun dışında bir şeye izin ve imkan vermiyorlar. Bunun dışında fikirler, düşünceler gerçek anlamda tartışılamıyorsa yani kendini ifade ve temsil etmek ayrı bir konu, bir de insanlar okumadan başlayarak tartışmaya, düşünce sahibi olmaya kadar, kitap, dergi yayınlamaya, televizyondan istifade etmeye kadar, önlerine barikatlar konuluyorsa o da ayrı bir şey. Bir başka sebep, Müslümanların farklı gruplar karşısında ezik durumda olmaları. Yani 10 tane sebep sayabilirsiniz. Önce bunları izale edeceksiniz. 'Seddü zerai' diye İslam'da bir prensip var; vesileleri yok etmek. Yani 'Zinaya yaklaşmayın' diye buyrulmuşsa ve zina reddedilmişse lanetlenmişse bu sadece bununla sınırlı değil. Zinaya yol açan sebepleri de görmek o yolların hepsini kapatmayı da icap ediyor. Bunun gibi faiz meselesinde de bir başka konuda da kötülükleri engelleyecek işler yapmak zorundasınız. Bunu yapamazsanız birden, aniden onunla karşılaşırsınız, o zaman onunla baş etmek de fevkalade zor olacaktır."

"Zulmü lanetlemeliyiz, zulüm ortadan kalkmalı"

Arınç, terörü meydana getiren nedenlerle ilgili bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu anlatarak, bataklıktan üreyen sineklerle mücadelenin ancak bataklığı kurutmakla mümkün olabileceğini dile getirdi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"O yoldan gittiğimiz takdirde zulüm, işkence gören Müslümanların da silah ve şiddete sarılanlarını bir haklı sebep olarak önümüze koymalarını bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla dünyada sadece Müslümanlara değil, kendisini nasıl ifade ederse etsin, kişilere ve topluluklara yönelik zulüm olmamalı. Zulmü lanetlemeliyiz, zulüm ortadan kalkmalı. Bize ne kadar aykırı gelirse gelsin her düşünce her inanç her farklı görüş mutlaka yaşama imkanı bulmalı. Onlara saygı göstermeliyiz. Bu yüzden yok edilmeye ramak kalmış insanların silaha sarılması ve çok yanlış bile olsa terörle baş başa kalması affedilemez. Bir taraftan onlara bunları söylerken bir taraftan da 'Yapmayın artık sizin yaptıklarınız sonunda teröre yol açıyor' demek noktasında da olabiliriz." 

Çözüm süreci

Bülent Arınç, Türkiye'nin bugün bütün dünya için aynı zamanda çevredeki Müslüman ülkeler, topluluklar için de güzel bir örnek olduğunu ifade etti. Arınç, şunları kaydetti:

"Bizde de geçmişte baskı vardı, baskıcı uygulamalar vardı ama bugün hamdolsun bunların hepsi kalktı artık. Kalanlar da çok küçük bir azınlık oldu. Dolayısıyla bütün ülkelerde 'onun baharı, bunun baharı' dememize gerek yok, özgürlük alanlarını genişletmemiz lazım. Kim, nasıl kendisini tarif edecekse sonuna kadar yolları, ifade imkanlarının açık olması lazım. O takdirde insanlar zor, şiddet kullanmazlar.

Bakın çözüm süreci konusunda Meclisten yeni bir kanun da çıktı ve neredeyse oy birliğiyle çıktı. Muhalefet edenler bile 30 civarında kaldı. Neden? Çünkü Türkiye artık bunu istiyor. Kendisine şu veya bu ismi taktığımız insanlar, 'Ben buyum' diyebilmeli. Onların da bir kültürü, dili, medeniyeti var. Onların da yazacağı kitaplar, söyleyeceği şarkılar, türküler var. Onların da kendi dillerinde baskı yapacak eserleri var. Bunları eğer önlemeye kalkarsanız, önleyemiyorsunuz. Türkiye'deki terörün çıkış sebeplerinden bir tanesi şiddet, cezaevi yöntemleri, ret ve inkar politikalarının kullanılmasıdır. Çok acı bir tecrübe oldu. 30 yılın sonunda bugün hamdolsun, yaptığımız yanlışların farkına vardık."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.