Özel Güvenlikçilerin Yaşam Savaşı

 

 

Yol, yemek, Asgari Geçim İndirimi dahil maaşının 1.100 TL olduğunu belirten özel güvenlik görevlisi Mehmet Koluman “7 yıl 3 aydır aynı firmadayım, aldığım ücret bu ve artış yok. Yeni girende yıllardır çalışanda aynı maaşı alıyor. Sadece belli yerlerde maaşı yüksek olan güvenlik arkadaşlarımız var. Gerisinin geneli asgari ücretin altına bile düşüyor” dedi. 

 

 

Koluman, şöyle devam etti: “Taşeron şirketlerin insafına bırakılmış durumdayız. 7 yıldır bir tane sorumlu, müfettiş gelipte; ‘hangi şartlar altında çalışıyorsun?’ diye sormadı.” 

 

 

Kendisi kirada olmadığı halde zorlanan ve arkadaşlarının 1.100 lira maaşla nasıl ev geçindirdiğine hayret ettiğini belirten Mehmet Koluman “Sonra 2 kişinin orada hırsızlık yaptığını gördüm ve çok üzüldüm. İnsanları artık hırsızlığa itiyorlar. Bu insanların bu şartlarda nasıl geçineceği düşünülmediği için bu tür sonuçlarla karşılaşılıyor. Bu insanları devlet düşünmezse herkes bu hale gelir. Çünkü hırsızlığı yapanda bunlara imkan sağlamayanda hırsızlıkta ortaktır” şeklinde konuştu.

 

 

Yol, yemek, Asgari Geçim İndirimi dahil maaşının 1.100 TL olduğunu belirten özel güvenlik görevlisi Mehmet Koluman; “7 yıl 3 aydır aynı firmadayım, aldığım ücret bu ve artış yok. Yeni girende yıllardır çalışanda aynı maaşı alıyor. Sadece belli yerlerde maaşı yüksek olan güvenlik arkadaşlarımız var. Gerisinin geneli asgari ücretin altına bile düşüyor” şeklinde konuştu.

 

 

Piyasadaki taşeron güvenlik şirketlerinin ‘en düşük fiyata en ucuz işçiyi nasıl çalıştırırız’ derdinde olduğunu belirten özel güvenlik görevlisi Mehmet Koluman; “taşeron şirketlerin insafına bırakılmış durumdayız. 7 yıldır bir tane sorumlu, müfettiş gelipte; ‘hangi şartlar altında çalışıyorsun?’ diye sormadı.” Dedi. 

 

 

-Özel Güvenlik Görevlisi olarak hangi şartlarda çalışıyorsun? Ne kadar maaş alıyorsun?

Şu an benim aldığım maaş 1.100 TL. Bu maaşı yol ve yemek içinde verdikleri için maaşım asgari ücretin altına düşüyor. Hatta devletin verdiği Asgari Geçim İndirimi de bu maaşın içerisinde.

7 yıl 3 aydır aynı firmadayım, aldığım ücret bu ve artış yok. Yeni girende benim gibi yıllardır çalışanda aynı maaşı alıyor. Sadece belli yerlerde maaşı yüksek olan güvenlik arkadaşlarımız var. Gerisinin geneli asgari ücretin altına bile düşüyor.

 

 

 

Benim biri okula giden 2 çocuğum var. Evim de kira olmamasına rağmen en az 1.200-1.300 TL giderim var. Bu şartlar altında yaşam savaşı veriyorum.

 

 

Şu an açık lise okuduğum için öğrenci basıyorum. 12/24 şeklinde çalıştığım için 20 gün işe gidiyorum ve 60 TL tutuyor. İlk başta dışarıdan yiyeyim demiştim fakat için içinden çıkamayınca şu an evden götürüyorum. Elimde ise hiçbir birikmişim yok. 

 

 

 

Bu ev 2 odalı bir ev. Ben evlendiğimde annemle 6,5 sene oturdum. Annemin emekli maaşı, ben ve kardeşimin çalışması sonucunda biriktire biriktire alabildik. Banka kredisi vb. elhamdulillah bulaşmadım.

 

 

 

Şu an ciddi eleman sıkıntısı var. 1.100-1.200 TL’ye çalıştıracak eleman bulamıyorlar. Çoğu arkadaşımızda artık geçinemediğinden dolayı bu işte çalışmayı bırakıyor. Benden daha düşük alan, 1000 lira hatta 900 liraya çalışanlar var.

 

 

 

En son bulunduğumuz fabrika projesinde 3 kişiydik. 9 yıllık bir arkadaşım biraz daha fazla verdikleri için başka bir güvenlik firmasına geçti ama hâlâ sıkıntısı var. Diğer arkadaşım ise güvenliği temelli bıraktı. Ayrıca benim kardeşim de güvenlik görevlisi fakat o bu nedenlerden dolayı silahlı güvenlik görevlisi kimliğini yeniletmedi. Tanıdığım başka arkadaşlarımda yeniletmedi. Bekârsan bu para sana yetebiliyor fakat evliysen halin harap.

 

 

 

Şimdi bizim sektörde silahlıysan silahlı olarak çalışabileceğin yerler çok kısıtlı. Çünkü ücreti yüksek olan bu tür yerlere iyi bir torpilin varsa girebiliyorsun. Yoksa sertifika almışsın, silahlısın diye ‘gel, işe başla’ durumu yok. Silahsızsan da düşük ücrete mecbur bırakılıyorsun. Mesela benim şu an çalıştığım sistem 12/24 sistemi olarak tabir ediliyor. Yani şu sistemde ekstra iş yapma ihtimalin de yok ve adeta ‘işi bırak, git’ dercesine bir durum söz konusu.

 

-8 saatin üzerindeki çalışma saatleri mesaiye tabi olmuyor mu? Ya da nasıl mesai yapıyorsunuz?

Ben 12/24 sisteminde aylık 240 saat çalışıyorum. Yani günde 12 saat net çalışıyorum.

 

 

 

Güvenlik hangi şartlarda çalışırsa çalışsın bulunduğu projede ne ücret alıyorsa odur ve ekstra bir mesai vermezler. Ancak 2 yıldır bayram mesailerini veriyorlar. Bundan önce bayram mesailerini de vermiyorlardı. Herhalde devletin bütün ücretlerin bankaya yatırılması kaydından dolayımıdır nedir bilemiyorum.

 

 

 

Devletin 2008’de insanlara verdiği bir güvence vardı. Beşir Atalay, güvenlik görevlilerinin maaşlarının artacağını, sosyal haklarının güvence altına alınacağını, 2011’de yüzde 40 ila 70 arası kesin bir zam olacağını açıklamıştı. 2014’teyiz ve böyle bir şey olmadı. Güvenlik şirketleri, aldıkları ihaleleri rekabetten dolayı düşük almaya çoğu güvenlik personeli de bu şartlardan dolayı işlerini bırakmaya devam ediyor.

 

 

 

Şimdi piyasada binlerce taşeron güvenlik şirketi var. Hepsi de ‘en düşük fiyata en ucuz işçiyi nasıl çalıştırırız?’ bunun peşindeler. Yani taşeron şirketlerin insafına bırakılmış durumdayız.

 

 

 

Aslında rahat iş diyerek insanları bu sektöre yönlendirip tembelleştirdiler. Mesela ben sertifika alırken; ‘bu işin geleceği var, şöyle var, böyle var…’ şeklinde vaadler vardı. Ama hiçbir vaadin gerçek olmadığını, yaş 35-40 olduğunda iş bile bulamama durumuna geldiğimizi anladık.

 

 

Ben 32 yaşındayım. Şu an 1.100 TL maaşa çalışıyorum. Evim kira değil ve kıt kanaat ancak geçiniyorum ve işi bırakmayı düşünüyorum. Evi kira olan arkadaşların nasıl bir durumda olduklarını ben bilirim çünkü her gün şahit olduğum örnekler var. 

 

 

 

Mesela bir arkadaşımız vardı. Bu maaşla psikolojisinin bozulduğunu biliyorum. Elinde bir kalem önünde bir kağıt karalar dururdu. Biz de; ‘abi kağıt bırakmayacaksın, ne yapıyorsun?’ derdik. Sonra anladık ki bu maaşla borcumu nasıl öderimin hesabını yapıyormuş. Bu arkadaşımız bulunduğumuz firmada 9 yıl çalıştı ve en sonunda ayrılmak zorunda kaldı. 9 yıl çalıştığı halde yeni giren bekar bir personelle aynı maaşı alıyordu. Şimdi aynı duruma biz de düştük. Yani her ay 200-300 lira geriye düşmemiz bizi kara kara düşünmeye hatta faize sevk ediyor. Bizim kenara köşeye zor zamanlar için atabileceğimiz bir paramız olmuyor.

 

 

Başka bir arkadaşımız arsa karşılığı ev almıştı ama 20 milyarda borçlandırılmıştı. 20 milyarın 10 milyarını da bankadan kredi çekmişti. Bu 10 milyarı maaşından 500 TL kesilmek suretiyle ödeyememiş, başka yerden borç bulmuştu.

 

 

Evi kira, 2 çocuk babası, kredi kartı borcuna bulaşmış ve köyden desteği olan başka bir arkadaş vardı. Kredi kartı borcunu babası kapatmıştı. Evi de 210 TL kira verdiği bir gecekonduydu. Köyden peyniri, bulguru falan gelmesine rağmen çok zorlanıyordu. Bu arkadaş ayrıca sigara da içiyordu. Ben onu sigara konusunda uyarmıştım. Psikolojisi artık ne kadar bozulmuşsa bana bir yumruk atmıştı. Daha sonra işi de bıraktı.

 

 

 

Şu an bulunduğum projede 5 kişi çalışıyor. Ben bu arkadaşların 1.100 lira maaşla kendilerini nasıl çevirdiğine hayret ediyordum. Sonra 2 kişinin orada hırsızlık yaptığını gördüm ve çok üzüldüm. Daha önce yakalanmışlar ben de yakaladım. İnsanları artık hırsızlığa itiyorlar. 

 

 

 

Mazot çalıyorlardı. Bu insanların bu şartlarda nasıl geçineceği düşünülmediği için bu tür sonuçlarla karşılaşılıyor. Bu insanları devlet düşünmezse herkes bu hale gelir. Çünkü hırsızlığı yapanda bunlara imkan sağlamayanda hırsızlıkta ortaktır.

 

 

Bunun dışında daha önce çalıştığım fabrika Akyurt bölgesinde bulunan 28 dönümlük bir yerdi. O zaman bölgeye jandarma bakıyordu. Bir hırsızlık olayından şüphelenip ihbar etmiştik. Jandarma geldiğinde; ‘siz bu yerde nasıl tek duruyorsunuz?’ demişti. Şu anda da o bölgede güvenlik hep tek duruyor. Yani kendini koruyamayan güvenlik fabrikayı koruyor. Hatta Savunma Bakanlığı’na çalışan, roket vb. yapan fabrikada bile tek güvenlik var. Bayram vb. günlerde fabrikada sadece güvenlik oluyor.

 

 

 

2008’den beri yapılan tüm açıklamalar seçim vaadi olarak kaldı. Ben de şahsen durumumuz düzelecek diye Ak Parti’yi 3 dönem destekledim. Şu an sayıları 300.000’i geçen güvenlik personelinin sayısının emniyet mensuplarının sayısını geçtiği söyleniyor. Bunun nedeni de vaadlerle insanların devamlı heveslendirilmesidir. Fakat ben bile artık insanlara ‘güvenliğe bulaşmayın da…’ diyorum. Çünkü bu iş ileriye yönelik bir iş değil. Mesela yaş 36 dedi mi kişi eğer işsizse bir daha iş bulma imkanı çok zor. Bir de yapacağı bir meslekte yok elinde. Zaten taşeronda çalışıyor. İhale her yıl yenileniyor. Eğer yenilenmezse iş de yok para da. Devlet şu an devlet kurumlarındaki taşeronlara 3 yıl imkan verdi ama dışarıdakilere, özeldekilere yine yok.

 

 

 

Yani 3 yıl onun hakkını koruyacak, çıkarsa bile tazminatını verecek. Mesela en son çıkan bir arkadaşım 5,5 yıl çalışmıştı. Firma ihbar tazminatını vermemiş, kıdemden de düşmüşler çocuğu 1.200-1.300’e işten çıkarmışlar. 

 

 

Bizim durumumuzdaki insanlar avukata belirli bir ücret vermek zorunda olduğu için onun hesabını yapıyor. Yani; ‘kaybeder miyim, kazanır mıyım?’ şeklinde bunları bilmediği için genelde insanlar kendi istekleriyle işten çıkıyor. Ama devlet kurumunda şu an 3 yıl şeklinde bir yasa getirildi. İyi de özel sektörde çalışan bunun 10 katı. Herkese adalet varsa özel sektördekine de getirmesi lazımdı.

 

 

 

Ben şu ana kadar denetleme diye bir şey görmedim. Ancak şöyle diyorlar; ‘şikayet edeceksin ve Çalışma Bakanlığı’ndan biri gelecek.’ Yoksa bize biri gelipte; ‘sen 24 saat mi çalıştın’ diye sormadı. Çünkü bulunduğum yerlerde 24 saatte çalıştım. Şu an gecede 13 saat çalışıyoruz. Hatta birçok arkadaş yasal haklarını dahi bilmiyor. Dolayısıyla Ankara gibi bir yerde olmamıza rağmen ya bu müfettişler rüşvet alıyor ya da denetleyen falan yok. Yani 7 yıldır bir tane sorumlu, müfettiş gelipte; ‘hangi şartlar altında çalışıyorsun?’ diye sormadı.

 

 

 

Şu anki projede 3 kişiyiz, haftalık iznimiz yok ve devamlı değişimli 12/24 çalışıyoruz. Fazla çalışmamıza rağmen ekstra aldığımız bir ücrette yok. Bayram mesailerini de 2 yıldır bankaya yatıyor. Ondan öncede alma durumumuz yoktu. Bazen elden veriyorlardı. Bunu da sigorta asgari ücretten yatsın diye yapıyorlarmış.

 

 

 

Tabi. Daha önce bulunduğum fabrikada çimleri sulama, dağılan çöpleri toplama işini yapıyordum. Çünkü taşeron diyor ki; ‘sen çalıştığın kurumla ne kadar iyiysen bizimle de o kadar iyisindir. O ne diyorsa onu yap.’ Fabrikada yol ve yemeğimiz karşılandığı için ekstra iş talebi bu şekilde oluyordu. Yani hem güvenlikçi hem bahçıvan yeri geldiğinde de temizlikçi oluyorduk.

 

 

 

Anlayacağınız 2007’den beri 7 yıl 3 aydır aynı firmadayım. Şu gün zam görürüz, bu gün zam görürüz diye hep oyalandık. Bu sıkıntılardan dolayı ben de işi bırakmayı düşünüyorum. Çünkü bu işin sonu yok. Artık Allah büyük. Bana şirketin söylediği ise şu; ‘kıdem tazminatını veririz, ihbar tazminatını vermeyiz.’ Benim şu an gittiğim yer İncek. Keçiören’de oturuyorum, 2 saat sürüyor. Birazda bıraksın diye zorluyorlar adeta. ‘Yerini değiştireceğiz’ dediler 6 ay geçti. 12/24 sisteminde ekstra iş yapma durumum da yok. Eğer 12/36 olursa belki ekstra iş yapabilirim.

 

 

 

İnsaflı olmalarını istiyorum. İnsanlar ev geçindiriyor ve gerçekten mağdurlar. İnsanlar mecbur bırakılarak zorla işten çıkartılıyor. Ellerinde bir sürü yetki var. Bu yetkileri kullanarak denetlesinler çalışanları taşeron firmaların insafına bırakmasınlar. İnsanları hırsızlığa teşvik etmesinler.