Elif Nisa

Elif Nisa

Allah’ın Muazzam Sanatı; Atom

Allah’ın Muazzam Sanatı; Atom

Mucizevî küçük yapısına rağmen, içinde, kâinatta gördüğümüz sistemle kıyaslanabilecek kadar
kusursuz ve benzersiz bir sistem bulunan atom, Allah’ın sonsuz ilmini ve gücünü gösteren önemli bir
delildir.
Her atom, bir çekirdek ve çekirdeğin çok uzağındaki yörüngelerde dönüp-dolaşan elektronlardan
oluşur. Çekirdekte ise proton ve nötron adlı parçacıklar vardır. Çekirdeği, atomun tam merkezinde
bulunur ve atomun niteliğine göre belirli sayılarda proton ve nötrondan oluşur. Hacmi ise atomun
hacminin 10 milyarda biri kadardır. Ancak boyutları atomun 10 milyarda biri olmasına rağmen,
çekirdeğin kütlesi atomun kütlesinin % 99.95'ini oluşturmaktadır. Bir şeyin, bir kütlenin tamamını
oluştururken, neredeyse hiç yer kaplamıyor olması aklı hayrete düşüren bir durumdur.
Bunun sebebi ise şudur: Atomun kütlesini oluşturan yoğunluk tüm atoma eşit olarak dağılmamıştır,
yani atomun bütün kütlesi atomun çekirdeğinde birikmiştir. Atomun çekirdeğini bir arada tutan, onun
dağılmasını engelleyen, tabiattaki kuvvetlerin en güçlüsü olan 'Güçlü Nükleer Kuvvet'tir. Çekirdekteki
protonların hepsi pozitif yüklüdür ve elektromanyetik kuvvet sebebiyle birbirlerini iterler. Ancak güçlü
nükleer kuvvet onların itme gücünden yüz kat daha büyüktür ve böylece elektromanyetik kuvvet etkisiz
hale gelir ve protonlar bir arada tutunabilirler.
Kısacası gözle göremeyeceğimiz kadar küçük bir atomun içinde, birbiriyle etkileşim halinde iki büyük
kuvvet bulunur. Bu kuvvetlerin hassas değerleri sayesinde çekirdek bir bütün olarak kalabilir.
İki zıt kuvvetin atom çekirdeğinde bir arada bulunması ve gözle görülemeyen bu ufacık mekândaki
uyum, her şeyi sebepler mantığı ile açıklayan maddeci bakış açısına son derece aykırı bir durumdur.
Açıktır ki burada sebeplerden bağımsız bir güç ve irade vardır. Allah kudret kalemiyle imkânsızı
mümkün hâle getirmektedir.
Atomun hayret verici özelliklerinden biri de çekirdeğinin çevresindeki yedi ayrı yörüngede, saniyede
1.000 km. gibi muhteşem bir hızla sürekli dönen elektronlardır. Bu mucizevî hıza rağmen hiçbir
elektron birbiri ile çarpışmaz. Rabbimiz İlâhi sanatı ile orada da kusursuz bir sistem kurmuştur. Allah'ın
benzersiz yaratmasına apaçık bir delildir atom ve burada tesadüfe asla yer yoktur. Bediüzzaman'ın da
ifade ettiği gibi;
“… Herbir zerre(atom), eğer memur-u İlâhî olmazsa ve Onun izni ve tasarrufuyla hareket etmezse ve
ilim ve kudretiyle tahavvül etmezse (değişip dönüşmezse), o vakit herbir zerrenin nihayetsiz bir ilmi,
hadsiz bir kudreti, herşeyi görür bir gözü, herşeye bakar bir yüzü, herşeye geçer bir sözü bulunmak
lâzım gelir. Çünkü, anâsırın(unsurların, elementlerin) herbir zerresi, herbir cism-i zîhayatta(canlı
bedeninde) muntazaman işler veya işleyebilir. Eşyanın intizamatı(düzenleri) ve kavânin-i teşekkülâtı
(oluşum kanunları) birbirine muhaliftir. Onların nizamatı bilinmezse işlenilmez, işlenilse de yanlışsız
yapılmaz. Halbuki yanlışsız yapılıyor. Öyle ise, o hizmet eden zerreler, ya bir ilm-i muhit (her şeyi
kuşatan ilim) sahibinin izin ve emriyle ve ilim ve iradesiyle işliyorlar; veyahut kendilerinde öyle bir muhit
ilim ve kudret bulunmak lâzım geliyor.” [1]
Ayrıca burada göz ardı edilemeyecek çok önemli bir durum vardır. Her şeyin tesadüfler sonucu ve
evrim süreci ile meydana geldiğini iddia edenler, atomun içinde, hiç ivme almadan, bir anda saniyede
1000 km. hızla dönmeye başlayan elektronların durumunu asla açıklayamazlar!
Eğer tesadüfleri ilâh edinmiş evrimci iddiaya göre elektronlar ivme alarak meydana gelmiş olsaydı
canlı ve cansız- hiçbir 'şey' olamazdı. Dahası atom da olamazdı. Çünkü her şeyin yapıtaşı olan atom
ancak elektronların saniyede 1000 km. gibi bir hızla dönmesi ile oluşur.
Bediüzzaman bu muhteşem yaratmayı da şöyle açıklıyor: "Maahaza, esbab-ı maddiyede(maddî
sebeplerde) esas ittihaz edilen(kabul edilen) kuvve-i câzibeyle(çekim gücüyle) kuvve-i dâfianın(itme
gücünün) inkısama(bölünme) kabiliyeti olmayan bir cüzde(parçada) birlikte içtimaları(bir araya
gelmeleri) iltizam edilmiştir(gerekli kılınmıştır). Halbuki bunlar birbirlerine zıt olduklarından,
içtimaları(bir araya gelmeleri) caiz(doğru) değildir. Fakat, câzibe(çekim) ve dâfia(itme) kanunlarından
maksat, "âdetullah" ile tâbir edilen kavanin-i İlâhiye(İlâhî kanunlar) ise ve tabiatla tesmiye
edilen(isimlendirilen) şeriat-ı fıtriye(yaratılışın kanunları) ise, câizdir. Lâkin, kanunluktan tabiata, vücud-

u zihnîden(zihinsel varlıktan) vücud-u haricîye(görünen varlığa), umur-u itibariyeden(varsayılan
işlerden) umur-u hakikiyeye(hakîkî işlere) âlet olmaktan müessir(gerçek tesir sahibi) olmaya çıkmamak
şartıyla makbuldür. Aksi takdirde caiz(doğru) değildir."[2]
1960'lı yıllarda ise maddenin en küçük yapı taşının atomun sırlarla dolu olağanüstü detayları ortaya
çıktı. Çekirdekteki protonun derinliklerinde küçük parçacıklar keşfedildi. Protonun artı yükünün ve
nötronun yüksüzlüğünün sebebi, işte kuark adı verilen bu olağanüstü küçük parçacıklardı. Günümüze
kadar yapılan araştırmalar sonucu, atomun 0.0000001'ini oluşturan hacmin içinde muhteşem bir dünya
olduğu anlaşıldı.
Bilimsel gelişmeler materyalistleri teorilerini geliştirmeye zorladı. Evrenin, iddia ettikleri gibi bilinçsizce
ve tesadüflerle ortaya çıkması için, sadece atomların değil, bu kez atom altı parçacıklarının
hareketlerine de açıklama getirmeleri gerekliydi.
“Karanlık madde, sicim teorileri, küçük karadelikler, anti madde ve uzayın diğer boyutları var mı?” gibi
fizik problemler çözümlendiğinde ise materyalist zihinlerdeki problemlerin sayısının oldukça artacağı
açıktır… Kuşkusuz zaman ve tesadüfleri ilâh edinen, Allah'ın sonsuz gücünü ve gerçekleri kendince
görmezden gelen, acizliklerini unutup Rabbine karşı büyüklenenlerin kayba uğrayacakları da...
“Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen fa’al ve kudretli bir Zâtın hârika işlerine bak. Sen başıboş
olmadığın gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar.” [3]
Her atom ayrı bir âlemdir. Bu, Allah’ın muazzam bir sanatı, ilmi, ayetidir. Samimiyetle bakabilen bir
göz, bütün varlık âleminin yalnızca Allah’ın âyetlerinden oluştuğunu kavrayabilir. Kâinatta her
milimetrekaredeki âyetler, sonsuz güzellikleri sanatının içinde yaratan Rabbimizin varlığını, İlahî
isimlerini ve sıfatlarını bize gösterir, bildirir.
Araştırmak, imanda derinleşme yönünde ufku açar, tefekkürü artırır. Böylece gözleri önündeki gaflet
perdeleri kalkan insan, kâinattaki teklik mührünü görebilir.
…Rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?
(Enam Suresi, 80)

Dipnotlar:
[1] 30. Söz, 2. Maksat
[2] İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Suresi 21 ve 22. Ayetlerin Tefsiri.
[3] Şualar syf:109

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Elif Nisa Arşivi