Noam Chomsky

Noam Chomsky

AB’nin ve ABD’nin başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde gerçekleştirdiği işgal ve şiddet politikalarını Batılı aydınların kahir ekseriyeti görmezden gelirken, bunların aksine vicdanları körelmemiş sağduyu sahibi aydınlar da yok değil. İşte onlardan biri de dik duruşunu her zaman muhafaza eden Prof. Noam Chomsky. ABD’nin şiddet ve soykırım politikalarına karşı Bush yönetimini yerden yere vuran Chomsky, aynı zamanda dünyanın en çok okunan yazarlarından...

Dünyanın her tarafında konferanslar veren Chomsky, Bush yönetimini dünya barışına en büyük tehdit olarak da görüyor. Filistin’in İsrail tarafından işgaline şiddetle karşı çıkan Chomsky, Ortadoğu barışına en büyük tehdidin İsrail olduğunu düşünüyor.

Dilbilimi alanında yaptığı yeniliklere rağmen, daha çok Amerika ve İsrail’e karşı olan görüşleriyle tanınan Profesör Noam Chomksy, 2004 yılında ölen Filistin asıllı Amerikalı Edward Said ile birlikte Z Magazine’de makaleler yayınladı. Chomsky hala Amerika’da Massachusetss Teknoloji Enstitüsü’nde dilbilim profesörü olarak görev yapıyor.

Her ne şekilde olursa olsun zulme rıza göstermeyen Prof. Noam Chomsky ile habervaktim olarak, Irak’ın kuzeyindeki Kürt grupları ile ABD arasındaki ittifakı, Filistin İsrail anlaşmazlığını, İran’ın nükleer çalışmalarını ve Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini konuştuk.


(Mehmet Nedim Aslan - habervaktim)


KüRTLER TARİHTEN DERS ALSIN

ABD ve Iraklı Kürt gruplar arasındaki ittifakı nasıl değerlendiriyorsunuz? Amerika’nın bir zamanlar Saddam Hüseyin’le de ittifak yaptığını düşünürsek, bu ittifak Irak’ın kuzeyindeki Kürt gruplarına yarar getirir mi?
Washington, 1975’te Kürtleri sattı. Dönemin Dışişleri Bakanı Kissinger, dış politika ile misyonerlik faaliyetlerinin karıştırılmaması gerektiği sözünü o dönemde söyledi. Halepçe ve Anfal’daki katliamlara rağmen Reagen yönetimi güçlü bir şekilde Saddam Hüseyin’i destekledi. Hatta, buradaki katliamları İran’ın üzerine attı. George Bush (Şu anki George Walker Bush’un babası) Kuveyt işgaline kadar da Saddam’ı destekledi. Clinton yönetimi de, 90’lı yıllarda Türkiye’de birçok faili meçhul cinayete adı karışan kontra-gerilla örgütlerine destek verdi. Şu anda ise Washington, Türkiye’deki Kürtlerden ziyade Iraklı Kürtleri desteklemeyi daha avantajlı buluyor. Eğer, menfaatler değişirse, Washington’un politikaları da değişecektir. Kürtler, geçici olarak bu ittifakın meyvelerini yiyebilecekler, ancak daha önceden olduğu gibi eğer bu ittifaka inanırlarsa, ciddi hata işlemiş olacaklar, ki tarih de bunu bize gösteriyor.

ABD PKK’NIN BİTMESİNİ, PJAK’IN YüKSELMESİNİ İSTİYOR

PKK ve PJAK’ın Amerika Birleşik Devletleri tarafından Türkiye ve İran’a karşı kullanıldığı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer bu iddialar doğruysa, ABD bununla neyi amaçlamış olabilir?
Fotoğraf gazetecisi Kevin McKiernan Kürtlerle ilgili birçok bilgiye sahip, hatta bu konuda Batılı gazeteciler arasında öncü isim sayılabilir. McKiernan’a göre, Kandil dağı iki bölüme ayrılıyor: Bir tarafı Türkiye’ye, ki burada teröristler bulunuyor. Diğer tarafı ise İran’a dönük ve burada da özgürlük savaşçıları yer alıyor. PKK ve PJAK pek de farklı örgütler değil. ABD, PKK’nın bitmesini, PJAK’ın ise İran’ı istikrarsızlığa sürüklemesini ister. ABD, PJAK ile birlikte diğer terörist grup olan Beluci örgütünü de İran’a karşı kullanmak istiyor.

ABD’DE DEMOKRASİ OLSAYDI, İRAN’I TEHDİT GöRMEZDİ

İran’ın nükleer enerji programını nasıl görüyorsunuz? Gerçekten de Başkan Bush’un dediği gibi bu program dünya barışına karşı bir tehdit mi?

Amerika’nın en büyük araştırma kuruluşu bu konuda İran ve Amerikalıların görüşlerini sordu. Sonuçlar neredeyse aynı çıktı. Sonuçlara göre, araştırmaya katılanların çoğu İran’ın diğer ülkeler gibi nükleer enerjiye sahip olması gerektiğini düşünüyor. Aynı çoğunluk (İran ve Amerikalılar), Ortadoğu’nun nükleer silahlardan temizlenmesi gerektiğini düşünüyor, ki bu sadece İran için değil, İsrail için de geçerli. Yine Amerikalıların yüzde 80’i ABD’nin nükleer silahları temizleme konusundaki anlaşmalara uymasını istiyor. Yine, Amerikalıların büyük çoğunluğu, İran’a karşı tehditkar bir tutumdan ziyade normal diplomatik ilişkilerin kurulmasını gerektiğini düşünüyor. Eğer Amerika ve İran, işleyen birer demokrasi olsaydı ve kamuoyunun istekleri dış politikaya yansısaydı, bu konular büyük bir ihtimalle barışçıl bir şekilde çözülürdü.

TüRKİYE ABD’YE TAHSİS ETTİĞİ TüM üSLERİNİ KAPATMALI

Eğer Amerika Birleşik Devletleri İran’a bir saldırı düzenlerse, sizce Türkiye ne yapmalı?

Türkiye, böyle bir durumda mümkün olduğunca ABD’den uzak durmalı. Amerika’ya tüm hava ve kara üslerini kapatmalı.

İSRAİL HEM VURUYOR HEM DE BARIŞ GöRüŞMESİ YAPIYOR

Filistin-İsrail anlaşmazlığı konusunda ne düşünüyorsunuz? İsrail devletinin yanında bir Filistin devletinin kurulabileceğini düşünüyor musunuz? Ya da iki taraf arasındaki barış süreci neden bu kadar yavaş işliyor?
Son 30 yıldır, uluslar arası kamuoyunda iki devletli bir yapı konusunda bir uzlaşma bulunuyor. Ancak bu, ABD-İsrail tarafından reddedildi. Eğer İsrail Başbakanı Ehud Barak, 1991’deki Taba görüşmelerine gelmiş olsaydı, belki bu konuda çözülebilirdi. Bush ise kendisinden önceki başkanların ötesine geçerek, yasal olmayan Yahudi yerleşim birimlerine onay verdi, ki İnsan Hakları Mahkemesi’ne de aykırı. Bush yönetimi aynı zamanda İsrail’e Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki Filistinlileri boğması için askeri, ekonomik ve diplomatik destek sağlıyor. İsrail, bölgenin önemli su kaynaklarını işgal ederken, aynı zamanda duvarlar örüyor ve Filistinlileri her taraftan hapse mahkum bırakıyor. Tüm bunlar olurken de, “barış görüşmeleri”ne katılabiliyor.

Eğer ABD, uluslar arası toplulukça kabul edilmiş kurallara riayet ederse, İsrail de iki devletli yapıyı kabul etmek zorunda kalacak. Bana göre, bu durum çok çirkin bir sonuç olurdu. Ancak, eski Filistin’de yaşayan insanlar için bu durum en azından ilk ve önemli bir adım olurdu.

GELECEK 10 YILA BAKIŞI

Gelecek 10 yıl için öngörüleriniz nelerdir? Bu 10 yılın daha kaotik bir durum mu yoksa sınırlı bir barış dönemi mi olacağını düşünüyorsunuz?
Bu konuda birçok olasılık bulunuyor. önceki sorulara verdiğim cevaplarda da bu sorunun cevabını bulabilirsiniz. Eğer ABD ve İran işleyen demokrasiler olursa, çatışmalar da sona erirdi. Bu durumda İsrail ve Filistin konusu da bir sonuca bağlanırdı. Bunlar ancak organizeli bir kamuoyunun baskısıyla gerçekleştirilebilecek şeyler. İnsan ilişkileri çok güvenilir bir şekilde tahmin edilemez. çünkü, insan ilişkileri daha çok istek ve arzulara bağlıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.