Kur’an hayatımıza NAZIL OLDU MU?

Kur’an hayatımıza NAZIL OLDU MU?

Ramazan ayının faziletlerinin saymakla bitmeyeceğini söyleyen İlahiyatçı-yazar Ahmed Bulut, şimdi sıranın Kur’an’ın kendi hayatımıza nazil olmasında olduğunu söylüyor. Teravihlere özel önem vermek gerektiğini söyleyen Bulut, Ramazan kumanyalarına bir namaz bilinci kitabı öneriyor.

İhlâsımıza göre sevap alacağız

 Hocam, ilk orucumuz tam 16 saat 24 dakika sürdü… Süre gittikçe kısalsa da 16 saat civarında oruç tutuyoruz. Oldukça uzun bir süre; neler söylersiniz? Uzun orucun ecri de büyük olur mu?

- Allah (cc), tuttuğumuz, tutacağımız oruçlarımızı kabul etsin. Önce şunu sormamız lazım: Biz niçin oruç tutuyoruz? Allah emrettiği için. Peki orucun sevabı nedir? Biliyor musunuz, oruçlunun sevabı nedir? Bilemiyoruz, neden? Çünkü Allah bildirmemiş. Bire on verir, yüz verir, yedi yüz verir… Hesapsız verir. İhlâsımıza göre sevap alacağız. Özellikle bu uzun günlerde şeytanın ve nefsin isteklerine uymayıp oruç tutan kardeşlerimiz bu halleriyle Allah’ın emrine uyuyorlar.

ORUCU ERTELEMEYİN

Çok şükür biz bu aya eriştik. Bize düşen Rabbimizin emrine uyup orucumuzu tutmak. Bu günlerde nefsimize uyup mazeretsiz olarak orucumuzu ertelersek, ömrümüz boyunca kazasını tutsak ilk vaktinde alacağımız sevabı alamayız. Bunu özellikle söylüyorum. Bazı kardeşlerin bu konuda bana gelen soruları var. “Hocam biz tatile gidiyoruz. Seferiyiz. Dolayısıyla oruç tutmuyoruz, daha sonra kaza edeceğiz” diyorlar. Minareyi çalıyorlar, ona göre de kılıf dikecek hoca arıyorlar. Bu anlayışı kesinlikle tasvip etmiyorum. Bu ayın bereketinden ve orucun sevabından faydalanmak için bütün Müslümanlarla beraber oruç tutarak bu günleri değerlendirmeliyiz.

 Ama istisnaları da vardır tabii…

- Hasta olan, tutamayacak kadar yaşlı olan ve gerçekten seferi olanlar daha sonra tutabilir. Allah müsaade etmiştir. Keyfimize göre bir uygulama yapamayız. Allah’ın emri çok açık ve nettir. Müslümanlar Allah’ın ve Rasulü (sav)’nün emrine uyarlar. Nefislerinin değil…

Ramazan’dan bahsedip teravihleri unutmak olmaz… Biraz teravih namazlarından bahsedelim dilerseniz.

- Ülkemizde sevilen bir namazdır teravih namazı. Özellikle ilk bir hafta namazlarını kılamayan kardeşlerimiz bile teravih namazına gelirler. Fakat gerekli bilinç verilemediğinden bir hafta sonra terk edilmeye başlanır. Burada herkese, imam efendiye, aydınlarımıza, gazete ve dergilerimize, radyo ve televizyonlarımıza büyük görev düşüyor. Namaz ve teravih namazı bilincini vermeliyiz. Niçin kılması gerektiğini, kıldığında neler kazanacağını anlatırsak Ramazanın başında gelen kardeşlerimiz tüm Ramazan boyunca devam edecektir. “Namazla Diriliş” konferanslarında bunun çok örneğini görüyoruz. Akit’e duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. 

EFENDİMİZ NAMAZLARINI

YAVAŞ KILARDI

Bu konuda birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum sizin aracılığınızla: Öncelikle namaz kılan kardeşlerimin teravih namazlarını da tadil-i erkân’la kılmalarını rica ediyorum. Bu olmazsa namaz olmaz. Hızlı teravihin sadece yorgunluğu kalır bize. Efendimizin hayatında böyle kılınan bir namaz yok. Aman dikkat diyorum. Havalar sıcak olduğu için camilerimiz de kalabalık olunca daha da ısınıyor, namaz kılarken kan ter içinde kalıyor cemaat. Ya camilerimizi serinletecek klimalar taktıralım ya da müsaitse açık havada, caminin avlusunda çok yıldızlı mekanda kılalım. Havaların sıcaklığı da cemaate katılımı düşürüyor. Geçen sene teravihi caminin bahçesinde kıldıran Tavşanlı’da H. Hüseyin Hoca, cemaatin bu durumdan çok memnun olduğunu ve hiç eksilmenin yaşanmadığını paylaştı bizimle. Bir de teravih aralarında cemaate su servisi organize edilebilir. Birkaç tane su sebili bu işi çözebilir veya gençler organize edilebilir. Bu da cemaati rahatlatacaktır.

KUMANYALARA NAMAZ KİTABI

Sık sık ülkemizde insanların ciddi bir kısmının namazsızlık hastalığında olduğundan bahsediyorsunuz… Ramazan ayı bu hastalıktan kurtulmak için özel bir öneme haiz midir?

- Allah razı olsun, iyi hatırlattınız. Maalesef ülkemizde ‘namazsızlık hastalığı’ var. Halen milyonlarca kardeşimiz namaz kılamıyor. Yüzlerce kardeşimizi ahrete namazsız olarak uğurluyoruz. Ramazan ayı bu hastalığın tedavisi için güzel bir fırsattır. Hazır şeytanlar bağlanmış, nefisler açlıkla teslim olmuşken bu hastalığı gidermek için güzel bir fırsat doğuyor. Az önce de söyledim, elimizdeki imkanlarla namaz bilincini oluşturmak için çalışmalıyız. Güzellikle hatırlatmalıyız. Ramazanda kumanya paketlerine birer tane de namaz bilinci kitabı koymalıyız. İnsanların midesini doyurduğumuz gibi gönüllerini de doyurmalıyız. Gönül açlığı mide açlığından daha kötü sonuçlar doğurur. Birisi kişinin dünyasıyla diğeri ahretiyle ilgilidir. Bu konuda yazılmış yüz civarında güzel eser var. Bunlardan ikisi de bizim “Namaz Dirilişe Çağrı” ve “Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirelim” isimli çalışmalarımızdır. Bunları okuyup namaza başlayan yüzlerce kardeşimiz var elhamdülillah…

Allah ile konuşmak

isteyen Kur’an okusun

Ramazan, Kur’an’ın indirildiği ay… Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesi hakkında neler konuşulabilir? Ramazan’da Kur’an’la ilgili yapacağımız çalışma ne boyutta olmalı?

- Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Kur’an’ın doğum ayıdır. Rabbimiz Bakara, 185’inci ayetinde mealen şöyle buyuruyor:

“O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi.” Dolayısıyla bu ayda hiç değilse bir kez baştan sona Kur’an’ı hatmetmeliyiz. Bu sünnettir. Okumasını bilmiyorsak bu ayda mutlaka öğrenmeliyiz. Bilenler bilmeyen kardeşlerimize öğretmeye gayret etmeli. Bu da çok sevaplı bir ameldir. Ülkemizde Kur’an okumasını bilmeyen kalmamalıdır. Çünkü Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Allah ile konuşmak isteyen Kur’an okusun.” Okumaktan maksat nedir, anlamak değil mi? Peki anlamanın gayesi nedir, yaşamak. Öyleyse Kur’an’ı anlama çalışmaları yapmalıyız. Meallerden okumalı, dinlemeli, Kur’an’ın mesajına kulak vermeliyiz. Her gün bir ayeti anlamaya çalışsak bile az bir şey midir? Bu çalışmayı yapmış olsaydık bugüne kadar kaç tane ayeti anlamış olacaktık bir düşünsenize. Ne diyelim, Rabbimiz Kur’an’ı kalbimizin baharı kılsın.


Bu ay sabretmeyi öğreneceğiz

Ramazan’ı nasıl ihya etmemiz gerekir?

- Gündüzleri oruç tutacağız, geceleri teravih namazı kılacağız. Bu ayda hayat kitabımız Kur’an’ı okuyup, anlamaya çalışacağız. Anladıklarımızı hayatımıza geçireceğiz. Oruçlulara iftar ettireceğiz, fakir kardeşlerimize ikram ve ihsanda bulunacağız. Mümkünse zekâtımızı bu ayda vereceğiz. Bayramdan önce fıtır sadakamızı da unutmayacağız. İmkanı olan kardeşlerimiz Ramazan’ın son on gününde itikaf etmeli. Bu da çok sevaplı bir ibadettir. Elhamdülillah son yıllarda bu ibadete itibar edilmeye başlandı. Kuvvetli bir sünnettir. Çokça zikredeceğiz. Kelime-i tevhidler, salavatlar çekeceğiz. Rabbimizden cennetini isteyip, cehenneminden yine Rabbimize sığınacağız. Sabretmeyi öğreneceğiz. Nefsimizi terbiye, kalbimizi tasfiye, ahlakımızı tezkiye edeceğiz. Güzel ahlaklı, sevimli, geçimli, tatlı bir Müslüman olacağız. Ramazandan önceki halimizle sonraki halimiz farklı olacak. Gerek ülkemizdeki gerekse dünyanın değişik bölgelerindeki açları unutmayacağız. Oradaki kardeşlerimizin yarasına merhem olmaya çalışacağız. Çünkü bizler yeryüzünde Allah’ın halifesiyiz. Yeryüzünün açlarından da sorumlu olduğumuzu bu ayda bir kere daha hatırlayıp gereğini yapacağız.

KUR’AN’IN DOĞUM AYINDAYIZ

Ramazan’ın muhtevası hakkında konuşmak gerekirse, Ramazan’ı diğer aylardan ayırt eden nedir?

- Ramazan-ı Şerif’i değerli kılan Rabbimizin ve Peygamberimizin hatırlanmalarıdır. Bakara suresinin 183-185 ayetleri bunu açıkça gösteriyor. Sevgili Peygamberimiz de iki ay öncesinden bu aya kavuşmak için duaya başlıyordu. “Ya Rabbi, bize Recep ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.” Bu ayın en büyük özelliği, Kur’an’ın doğum ayı olmasıdır. Bu ayı on bir aya sultan yapan ve Kadir gecesini bin aydan hayırlı kılan, Kur’an’ın o gecede ve ayda nazil olmaya başlamasıdır. Peki ya Kur’an bize nazil olmaya başlarsa acaba bizim değerimiz kaça katlanır? İşte burada kendimize sormamız gereken ise Kur’an bizim hayatımıza nazil oldu mu? Bu sorunun cevabını bulduğumuz gün, bizim Kadir Gecemiz olacaktır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.