“Kürt nüfusu en fazla 6 milyon”

“Kürt nüfusu en fazla 6 milyon”

MHP Kayseri Milletvekili ve eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Güneydoğu'nun önde gelen aşiretleri Türk asıllıdır. Bugün en fazla 6-6.5 milyon Kürt kökenli vatandaşımız var" diyor


Osmanlı'nın Avrupa'daki topraklarının neredeyse tamamını kaybettiği Balkan Savaşları'nın 100. yıldönümündeyiz. Tam 5 milyon Balkan Türk'ünün 500 yıl boyunca yaşadığı topraklardan kopmasına ve Anadolu'ya göç etmesine neden olan savaş nasıl çıktı? Küçük Balkan devletlerini Osmanlı'ya karşı birleştiren neydi? Selanik'i neden tek bir kurşun atmadan Yunanlılara teslim ettik? Gazze ve Filistin meselesi ilk kez nasıl ortaya çıktı? Türkiye'de yaşayan Balkan göçmenleri ve Kürt kökenli vatandaşların sayıları nedir? Bütün bu soruları Türk Tarih Kurumu eski Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'na sorduk...

"RAKAMLAR YANILTICI"

Türkiye'deki Kürt nüfusunun sayısına dair çelişkili rakamlar yayınlanıyor. Kimine göre 10, kimine göre 20 milyon Kürt kökenli vatandaşımız var. Sizin bu konuda bir tahmininiz var mı?
- Ellerinden gelse Kürt nüfusun sayısını 30-40 milyona çıkaracaklar. 12 Eylül ihtilalinden önce yapılan 1980 nüfus sayımına göre 'Ana dilim Kürtçe' diyenlerin sayısı bütün Türkiye'de 1 milyon 600 bin. 'Ana dilim Türkçe ama Kürtçe de biliyorum' diyenler 500 bin kişi. 'Kürtçe'den başka dil bilmiyorum' diyenlerin sayısı ise 600 bin. Hadi o günün şartlarında söylemeye korkan, çekinenler oldu diyelim. 2 milyon kişinin ana dilinin Kürtçe olduğunu kabul edelim. 30 yılda nüfus artış hızını da yüzde 4 olarak hesaplayalım. En fazla 6-6.5 milyon Kürt kökenli vatandaşımız var bugün.
BDP'nin aldığı 2.5 milyon oy bu konuda bir tahmin yürütmeye yardımcı olmaz mı?
- Bu partiye oy verenlerin tamamının Kürt kökenli olduğu söylenemez. BDP'nin 2.5 milyon oyunun en az 500 bin kadarı dönme tabir edilen kişilerin oyudur.

ÖNEMLİ GEREKÇELER

Siz daha önce Kürtlerin önemli bir bölümünün aslında Türk asıllı olduğunu iddia etmiştiniz. Bu iddianızın gerekçeleri nedir?

- Bu bir iddia değil çok açık ve net bir gerçektir. Bugün Kürt olduğunu söyleyen Dengir Mir Mehmet Fırat örneğinden hareketle anlatayım. Kendisi Rişvan aşiretine mensuptur. Rişvanlar öz be öz Türk olan İğdir boyundandır. Osmanlı vergi kayıtlarından çıkardım belgelere göre tespit ettiğim şeyler bunlar. Aynı şekilde Ahmet Türk'ün de mensubu olduğu İzol aşireti var. Malatya, Adıyaman bölgesinde yaklaşık 1 milyon kişiye ulaşan bir nüfusa sahipler. Avşar boyundandırlar. Önemli bir bölümü sadece Türkçe konuşur. Güneydoğu'nun önde gelen aşiretlerinden Zeydanlar da Türk asıllıdır. Hakkari'ye Bitlis'ten gitmişlerdir. Bir kolları Maraş Yörükleri arasında bulunur. Yine Şavaklar da Türkmen boyudur aslında. Bu dört büyük aşiretin nüfusları bile, Kürtlerin en az yüzde 30, hatta daha fazlasının Türk asıllı olduğunu ortaya koyar.

"Balkan Türkleri'nin yaşadığı trajediyi dünya görmezden geldi"

Bütün tarihi olaylar arasında bir sebep -sonuç ilişkisi vardır. Osmanlı'nın Avrupa'daki topraklarını kaybettiği Balkan Savaşları neden çıktı?

- Bu savaşın en temel çıkış nedeni o güne kadar birbirlerine düşman olan küçük Balkan Devletleri'nin birleşmeleri oldu. Bu birleşmeyi sağlayan ise maalesef o sırada Osmanlı'da iktidarı elinde bulunduran İttihat ve Terakki Partisi'nin yanlış Balkan politikasıydı. Biz Balkanları, İttihat ve Terakki'nin bölge ülkeleri arasındaki kiliseler sorununu çözmesi yüzünden kaybettik. 1453'te Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul'u alınca Ortodoks kilisesi Türklerin kontrolüne girdi. 1800'lü yıllardan itibaren Yunanistan, Sırbistan ve son olarak Bulgaristan bağımsızlığını ilan edene dek Ortodoks Hıristiyanların kilisesi İstanbul'daydı. Bunlar ayrı devletler haline gelince kendi topraklarında kurdukları kiliseler de İstanbul'a bağlanmak yerine bağımsız olmayı tercih etti. Bu nedenle aralarında büyük sorunlar yaşadılar. Sultan Abdülhamid, 33 yıllık padişahlığı boyunca kiliseler meselesini hep gündemde tutarak, hatta körükleyerek Balkan devletlerinin Osmanlı'ya karşı birleşmesini engelledi. O tahttan indirildikten hemen sonra Balkan Savaşı çıktı.

SULTAN ABDÜLHAMİT

Savaşın çıkmasıyla Abdülhamid'in tahttan indirilmesi arasındaki nasıl bir bağ var?

- 1909 yılında Jön Türkler'in hakim olduğu İttihat ve Terakki Partisi Osmanlı'nın yönetimi ele geçirdi. Yaptıkları ilk iş Abdülhamid'i tahttan indirip, sürgüne yollamak oldu. Hemen ardından da Makedonya'da bütün kiliseleri bir araya toplayarak aralarındaki problemleri çözdüler. Bu toplantıdan sonra o güne kadar birbirlerinin neredeyse boğazını sıkan Yunan, Sırp ve Bulgar kiliseleri arasında hiçbir anlaşmazlık kalmadı. İttihat ve Terakki yöneticileri nasıl büyük bir yanlış yaptığının farkında bile değillerdi. Hatta çok önemli bir iş başardıkları düşüncesiyle Selanik'e sürgüne gönderdikleri Abdülhamid'i ziyaret ettiler ve "Sizin yıllardır çözemediğiniz kiliseler meselesini biz hallettik" dediler.

70 BİN ASKER

Abdülhamid nasıl bir cevap veriyor bu habere?

- Abdülhamid'in bu haberi duyunca yerinden doğrulduğu ve "İşte şimdi Balkanlar'ı kaybettik" dediği rivayet edilir. Tabii kendisi ileriyi gören bir devlet adamıydı. Kiliseler meselesi çözüldükten sadece 1 yıl sonra Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ aralarında bir anlaşma yaparak birleşti. Onları böylesine cesaretlendiren yine İttihat ve Terakki oldu. Kiliseler meselesini çözdükleri için artık Balkanlarda savaş olmayacağını düşünüyordu İttihat ve Terakki'nin önde gelenleri. Sırf bu nedenle Balkanlardaki 70 bin askerimizi terhis ettiler. Bu ikinci kırılma noktasıydı. Meydanı boş gören Balkan devletleri Karadağ'dan Osmanlı'ya saldırdı. Ata yadigarı topraklarımız düşmana ciddi bir direnç gösterilmeden bir bir elimizden çıktı. Hatta 8 Kasım 1912'de Selanik'i tek bir kurşun atmadan Yunan'a teslim ettik. Çünkü savaşacak askerlerimiz yoktu. İşte biz Balkanları bu kadar acemi ve sorumsuzcu atılmış iki adım neticesinde kaybettik.
Balkan Savaşı sonrası çok sayıda Balkan Türkü Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı. Kesin bir sayı var mı Balkanlardan gelen insan sayısına ilişkin?
- 93 harbi, Balkan Savaşları ve mübadele dahil 5 milyon kişi göç etti Anadolu'ya... Bunların tamamı aşağı yukarı 30 -40 yılda geldi. 20. Yüzyılın, hatta insanlık tarihinin en büyük göçlerinden biridir bu... En ciddi göç dalgası Balkan Savaşı sonrası yaşandı. Çünkü yüzyıllardır Türk vatanı olan Bosna Hersek'i, Makedonya'yı, Selanik, Teselya, Yenişehir, Larissa bölgesi ve Trakya'yı kaybettik. Hatta Bulgarlar Edirne'yi alıp, Çatalca önlerine kadar geldi. Bugünkü sınırlarımızın bile gerisine çekildiğimiz bir büyük felaketi yaşadık Balkan Savaşlarında. Bulgar, Yunan ve Sırplar orada yaşayan Türkleri göçe zorladı. Bizim Balkanlardaki asıl direnç noktamız Türk nüfustu. Onlar da bunu bildikleri için zorla göç ettirdiler Türkleri. Sadece mübadele sırasında Yunanistan'dan 667 bin insan geldi. Bulgaristan, Bosna-Hersek ve Makedonya bölgelerinden gelenlerin sayısı 1.5 milyonun üzerinde...

ZOR YILLAR

Balkan Türklerinin büyük göçü beraberinde çok çeşitli sorunları da getirmiş olmalı. Göç sırasında ve sonrasında Anadolu'da neler yaşadı bu insanlar?
- Balkanlardan Anadolu'ya gelirken yollarda çok sayıda insan hastalıklardan telef oldu. Hıristiyan çetelerinin saldırılarını da unutmamak lazım. Bu insanlar oralarda sadece topraklarını, mallarını, mülklerini bırakmadı. Aynı zamanda hatıralarını da bıraktı. O nedenle çok hazin olmuş bu geri dönüş. Büyük dramlar, trajediler yaşanmış yollarda. Anadolu'ya gelenler bugün ancak dedelerinin mezarlarını ziyaret edebiliyor. Öncesindeki akrabaları, camileri, okulları hep orada kaldı. Günümüzde Makedonya'da, Yunanistan'da, Kosova'da, Batı Trakya'da yaşayan Türkler, hep 1900'lerdin başında Anadolu'ya göç edenlerin akrabaları. Sonra buraya gelenlerin işi de hiç kolay olmamış. Samsun'dan Diyarbakır'a kadar Türkiye'nin dört bir yanına yerleştirilmişler. Oraların yerli halkıyla uyum sorunları yaşamışlar. 'Muhacir' ve 'göçmen' olarak adlandırılmışlar. Halbuki onlar yüzyıllar önce bu topraklardan Balkanlara göç etmişlerdi. Yani Anadolu'da kalanların akrabalarıydı, buna rağmen uyum sorunu yaşadılar döndüklerinde.

1923 MÜBADELESİ

Balkanlarda kalan mallarını ve yasal haklarını almaları mümkün olmadı mı?
- Maalesef hayır. Sadece 1923'teki mübadele sırasında tasfiye talepnameleri hazırlandı. Yani o zaman gelenlerin mallarına karşılık kendilerine bir bedel ödendi. Aynı şekilde buradan oraya göç eden Hıristiyanların malları için bizde ödemede bulunduk. Ama 1912 Balkan Savaşları ve ondan önce 93 harbinde gelenlerin mallarıyla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Bu insanların neyi varsa geldikleri yerde kaldı.

BASKILAR SÜRÜYOR

Şu anda hala Balkanlarda yaşayan Türklerin durumu nedir? Batı Trakya'da, Bulgaristan'da Türklere yönelik baskılar hiç gündemden düşmüyor.
- Rumeli'den Türkleri tamamen tecrit etme düşüncesi hala mevcut. Bulgaristan'ın 1989'da yaptığı buydu. İsim değiştirmeler, sünneti yasaklamalar vs. Yüz binlerce Türkü sürdüler Anadolu'ya. Bir kısmı sonra geriye döndü ama ciddi bir baskı ve insan hakları ihlaliydi o yaşananlar. Balkanlardaki Türk nüfusu belki şu an Makedonya ve Kosova'da nispeten daha rahat. Ancak Yunanistan'dakilerin durumu pek iç açıcı değil. Batı Trakya Türkleri şu anda kendi seçtikleri müftüyü bile kabul ettiremiyor Yunan hükümetine. Uluslararası anlaşmaları bile takmıyor Yunanlılar. Düşünün 1923'te Batı Trakya'da 123 bin Türk vardı. Yıl 2012, Türklerin sayısı hala 125 bin... Baskı nedeniyle 500 bin Türk, yıllar içinde Batı Trakya'yı terk etmek zorunda kalmış. Kimi İngiltere'ye, kimi Türkiye'ye gelmiş. Sadece Rodos adasında 2 bin, İstanköy'de bin 500 Türk yaşıyor. Midilli ve birkaç Ege adasında da Türkler hala varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Maalesef Türkiye bu soydaşlarına gereken desteği ve yardımı yapamıyor. Bizim insanlarımızın toprakları askeri bölge ilan edilip ellerinden alınıyor. Tarihi eserlerimiz, camilerimiz yıkılıyor. Hiç sorun yok zannettiğimiz Makedonya bile Ohri'deki Türk camisini yıkıp yerine kilise yaptı. O cami Fatih döneminden kalmaydı. Ne acıdır ki, Türkiye'de demokrasi olmadığını, insan hakları ihlalleri yaşandığını iddia eden Batı, bunları hiç görmüyor.

"NÜFUS AZ"

Balkanlardaki Türk nüfusu ne kadar şu anda?

- 1900'lerin başında 7 milyon Türk yaşıyordu Balkanlarda... Bunun 5 milyonu Anadolu'ya göç etti. Şu anda sadece Bulgaristan'da 2.5 milyon Türk var. Bütün Balkanlarda 3.3-5 milyonu bulur Türk nüfus...

"Gazze ve Filistin, Sultan Abdülhamid'den kalan mesele"

Şu sıralar Gazze ve Filistin meselesi gündemde. Sultan Abdülhamid'in Filistin'den toprak satın almak isteyen Yahudilere izin vermediği hep anlatılır. Nedir bu işin aslı?
- Bugünkü Ortadoğu sorunun çıkış noktası Osmanlı'nın çöküş dönemine kadar uzanır. Gazze- Filistin meselesi de Abdulhamid döneminden kalma bir meseledir. Abdülhamid o dönemde devleti ayakta tutmak için denge politikası izliyordu. Dış politikada çok başarılıydı ama iç politikada ciddi hatalar yaptığı söylenebilir. Osmanlı topraklarında en çok kilise onun döneminde açılmıştır. Aynı şekilde Ermeni meselesinin uluslararası boyut kazanması da Abdülhamit döneminin gelişmelerindendir. 1868'de bir arazi kanunnamesi çıkarır. Böylece ecnebilere Osmanlı topraklarında mülk edinme hakkı getirilir. Ermeniler bu kanunnameye dayanarak Çukurova'da Sarıçam'dan Amanos Dağları'na kadar uzanan bölgede 650 bin dönüm arazi satın alır. Aynı şekilde Yahudiler de Filistin bölgesinde geniş araziler edinir. Abdülhamid bu tehlikeyi görünce duruma müdahale eder. Ermenilerin aldığı toprakları bedelini ödeyerek yeniden kamulaştırır ve Çukurova'yı kurtarır. Ancak Filistin'de bunu başaramaz. Çünkü o sırada içerde meşgul olması gereken çok sayıda sorun vardır. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 1947'de kurulan İsrail devleti o zaman satın alınan topraklar üzerinde hayat bulur. Bugünkü Filistin sorunu da böyle başlar.

"2015'E DİKKAT EDİN"

2015 sözde Ermeni soykırımının 100. yıldönümü. Ermeni lobisinin bu tarihe özel olarak hazırlandığı biliniyor. Türkiye'nin karşı bir hazırlığı var mı?

- Benim bildiğim kadarıyla böyle bir hazırlığımız yok. Şu ana kadar Ermeni meselesi ile ilgili ciddi bir çalışma yapıldığına da şahit olmadım. Ermeniler çok sistemli bir şekilde 2015'e hazırlanıyor. Türkiye ise bu konuda çok lakayıt. Türk Tarih Kurumu'ndaki Ermeni masası bile lağvedildi. Başbakanlık'ta bu konuyla ilgili bir çalışmaya başlandığını duydum, umarım daha fazla geç kalmadan somut adımlar atılır.

"Kanuni Sultan Süleyman, asla dizideki gibi bir adam değil"

Muhteşem Süleyman adlı dizideki Kanuni tiplemesinin gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Yapımcıların hedefi sadece para kazanmak olduğu için tarihi gerçekleri çarpıtmaktan kaçınmıyorlar. Tüm dünyanın saygısını kazanmış, tarihin en büyük hükümdarlarından biri olan Kanuni Sultan Süleyman'ı uçkur düşkünü bir adam olarak tanıtıyorlar topluma. Bu hem tarihe hem de milletimize hakarettir. Batı dünyasının bile 'Muhteşem' sıfatını layık gördüğü bir padişahı dizide ne hale düşürdüler?


yeni asır

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.