Operasyonun Amacı Vesayet Sistemi

Operasyonun Amacı Vesayet Sistemi
17 Aralık operasyonunun tamamen seçime ayarlı olarak düzenlendiğini ifade eden Ocaktan, hedefin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.

 Bu derin operasyonu hazırlayanların, iktidar zaafı oluşturarak yeni bir vesayet sistemini hedeflediklerini vurgulayan Ocaktan, “Bütün hesaplar ‘AK Parti’yi nasıl alt edeceğiz’ üzerine kurulmuştur” ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı gibi 30 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirilecek olan yerel seçimler öncesi her türlü çirkinlik yapılmaya başlandı. Dershane konusuyla başlayan tartışmalar, MGK kararı ve onun ardından 17 Aralık’ta gerçekleşen yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla devam etti. Biz de yaşanan bu gelişmeleri Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan ile konuştuk...

Öncelikle dershane tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türkiye’de 1980’den beri hep dershane konusu tartışılıyor. AK Parti hükümeti de, dershanelerle ilgili bir çalışma yapıyor ve bu sorunun bir dönüşüme tabi tutulması gerektiğine inanıyor. Şimdi eğitim sisteminin yanında dershane sistemi gibi bir yapı olmaz. Düşünün, hem devletin resmi okulları, hem de özel okullar var. Bir de bunların yanında dershanelerin olması aklı başında eğitim sistemi uygulayan bir ülkede olabilecek bir şey değil. Çok kaliteli özel eğitim kurumlarına giden öğrenciler bile dershanelere gidiyorsa, burada bir arıza var demektir. İşte bu arızaya bugüne kadar kimse el atamamışken, AK Parti el attı ve ilköğretimden sonraki sınav sistemini değiştirdi, şimdi de üniversiteye girişteki sistemi kökten değiştiriyor. Çok da iyi yapıyor.

Peki, burada Fethullah Gülen grubunun dershanelerin dönüştürülmesine olağanüstü bir tepki göstermesi doğru mu?

- Dershanelerin dönüştürülmesi projesine demokratik olarak her türlü tepkiyi gösterebilirler ama şimdi tartışma öyle bir noktaya geldi ki; artık dershaneyi tartışmıyoruz. Bu noktada normalde Hizmet Hareketi içerisindeki insanların hiçbir zaman başvurmayacağı işler oluyor. Dosya ve kaset tehditli açıklamalar yapılıyor. Maalesef toplumda, “Hizmet Hareketi bütün işi-gücü bıraktı bu işlerle mi uğraşıyor” şeklinde bir algı oluşmaya başladı ki; bu Hizmet Hareketi’ne de haksızlık.

İKTİDARI MGK KARARI İLE SUÇLARSAK İNSAFSIZLIK OLUR

Taraf gazetesinde yayınlanan MGK kararından sonra mı tartışma dershaneden çıkmaya başladı?

- MGK’da alınan o tavsiye kararını ortaya çıkarmak ve onun üzerinden bir tartışma yürütmek doğru bir şey değil, adil ve insaflı da değil. Çünkü onun geçmişte örnekleri de var. AK Parti iktidarı, MGK’da alınan tavsiye kararını bırakın uygulamayı, tam aksine hem MGK’yı sivilleştiriyor, hem de şeriat tehlikesinin bir tehdit unsuru olmasını ortadan kaldırıyor. Ondan sonra da adım adım demokratikleşme anlamında Türkiye’yi belli bir noktaya getiriyor.

“O zaman niye böyle bir tavsiye kararı alındı?” diye sorabilirsiniz elbette. Bir kere o günkü şartları iyi analiz etmek gerekiyor. 2003-2004-2005’li yıllar AK Parti iktidarının ilk yıllarıdır. Bu yıllarda siyasi iktidara karşı Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Balyoz gibi darbe girişimleri olmuştur. Resmen bir darbenin ayak seslerini duyduğumuz bir dönemden söz ediyoruz. Bütün bu darbe girişimlerinden sonra 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi bağlamında 367 rezaletinin icat edildiği, Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, Danıştay cinayetinin gerçekleştirildiği ve 2008 yılında AK Parti’ye kapatma davasının açıldığı bir ortamdan geliyoruz. AK Parti iktidarı, 12 Eylül 2010 referandumundan sonra Türkiye’de artık vesayeti gerileterek bir noktaya geldi. Bu vesayet sistemini gerilettirdikten sonra AK Parti gerçek anlamda iktidar olmaya başlamıştı.

Hizmet Hareketi’nin mensupları da, bu demokratikleşme adımlarından dolayı AK Parti iktidarına bizzat teşekkür etmişlerdir. Dolayısıyla böylesine memnuniyetini izhar eden bir hareketin mensuplarının, 2013 yılında dönüp de “Geçmişte tavsiye kararı almıştınız” demesinin inandırıcılığı ve toplumda bir karşılığı olmaz. İktidarı eğer böyle bir şeyle suçlarsak bu insafsızlık olur, adil olmaz. O yüzden bana göre yanlış bir hamle.

FETHULLAH GÜLEN’İN MGK AÇIKLAMALARINDA ÇELİŞKİ VAR

Fethullah Gülen, MGK kararına yönelik, “kolum, kanadım kırıldığı gibi, dilime de bir kilit vuruldu” şeklinde bir açıklama yaparken; geçmişe dönüp baktığımızda ise 28 Şubat dönemindeki MGK kararına karşı “MGK içtihat makamıdır. Yanlışsa bir sevap, doğruysa iki sevap” şeklindeki açıklamalarıyla karşılaşıyoruz. Birisine hoşgörülü, diğerine ise sert... Burada bir çelişki var mı?

- Tabiî açıklamalarda bir çelişki var. Hocaefendi, Amerika’da bulunuyor ve dolayısıyla bu değerlendirmeleri yaparken, Türkiye’de olmadığı için bilgi kaynakları sınırlı. İlk elden ve dolaylı aldığı bilgiler var. Bu konuda acaba bir etkileme veya eksik bilgiler almaktan kaynaklanan bir değerlendirme hatası var mıdır, orasını bilemem ama bize yansıdığı kadarıyla, kendi içinde çelişki oluşturan bir açıklama. Hareketin mensupları, AK Parti iktidarının yaptıklarını memnuniyetle karşılayacak ama bugün bu ortamda bu tavsiye kararını, “Bizi yok etmeyi hedefliyorlardı” şeklinde değerlendirdiği zaman inandırıcılığı olmaz. Doğrusu ben de izah etmekte zorlanıyorum. Çok kabul edilebilecek bir şey değil.

MİLLETVEKİLİ İSTİFALARI BAZI GELİŞMELERİN ÖZ HAZIRLIĞI

Bu noktada Milletvekilleri İdris Bal ve Hakan Şükür AK Parti’den istifa etti. Bu istifaları nasıl görmeliyiz?

- Normal şartlarda milletvekilleri istifa edebilir ama buradaki istifalar işaret fişeği gibi görülüyor ve bazı gelişmelerin ön hazırlıkları olduğu anlaşılıyor. Milletin de bu işleri olumlu karşılayacağına, tasvip edeceğine inanmıyorum. Çünkü millet sonuçta bir milletvekilini seçmiş. Kaldı ki Hakan Şükür’ün, parlamentoda ön plana çıkan bir çalışmasını görmedik. Dolayısıyla tek icraat olarak eğer “Partiden istifa ediyorum” diyorsa, milletin de bununla ilgili değerlendirmesi olacaktır.

Başbakan Erdoğan, “Hakan Şükür sadece AK Parti’den değil, milletvekilliğinden de istifa etsin” dedi. Bu görüşe katılıyor musunuz?

- Doğru olanı da bu. Millete olan vaadiniz, taahhüdünüz doğrultusunda öyle yapmanız gerekir. Hakan Şükür’ün yaptığı yazılı istifa açıklamasında, “Gel dediler geldik, git dediler gidiyoruz” şeklinde benzer bir cümle var. O zaman şöyle demiş oluyorsunuz. “Benim aslında bir iradem yok, benim tabi olduğum bir irade var. O irade bunu gerektirdiği için bugün onu yapıyorum.” Bu durum millet iradesine yakışan bir durum değil.

‘SON OPERASYON VESAYET REJİMİNİ HEDEFLEMİŞTİR’

Son olarak UYAP sistemine bile girilmeden aralarında bazı Bakan çocuklarının da yer aldığı, bürokrat ve işadamlarına yönelik yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla ilgili bir operasyon yapıldı. Bu operasyonu dershane tartışması sürecinin içine bağlayabilir miyiz?

- Bu operasyon bir yıldır yüksek sesle ilan edilerek gelmiştir. Tamamen seçime ayarlıdır ve tek hedefi vardır. Bu hedef de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır... Bu derin operasyonu hazırlayanlar, Başbakan Erdoğan’ın ikinci 10 yılı belirlemesini engellemek için çok açık bir iktidar zaafı oluşturarak yeni bir vesayet sistemini hedeflemişlerdir.

Türkiye’nin bölgesel bir güç ve küresel aktör olmasının önünü kesmek isteyen uluslararası birtakım şer odakları, Türkiye aleyhine bir çalışma yapıyor. Bu yeni durum sadece bugüne has bir hamle değil elbette. AK Parti iktidarının bütün demokratikleşme hamlelerinin öncesinde ve sonrasında benzer yıkım hamlelerini yaşayarak bugünlere geldi.

AK Parti, iktidar olduktan sonra 2003 yılında başlayan bütün darbe girişimleri, 2007 yılındaki olaylar, Gezi olayları, MİT krizi Türkiye’nin yakaladığı istikrar ortamını zehirlemeyi amaçlamaktadır. Bu hamleler elbette bitmeyecektir. Her seferinde; “Bugün bu iktidarı götürüyoruz ve başka bir Türkiye başlatacağız” diyorlar ama bilelim ki o Türkiye vesayet Türkiye’si olur.

Hiçbir yasal kurala uymadan, yargının kendi prosedürlerini işletmeden, Emniyet içindeki hiyerarşiye uymadan yapılan bir operasyonla karşı karşıyayız. Bütün hesaplar “AK Parti’yi nasıl alt edeceğiz” üzerine kuruluyor. Bu işlerin öyle normal bir yolsuzluk operasyonu olduğunu da tabii ki söyleyemeyiz.

GELİNEN TABLO HAREKETİN DURUŞUNA ZARAR VERİYOR

AK Parti-Cemaat çatışıyor diyebilir miyiz?

- AK Parti ile Hizmet Hareketi’nin çatıştığını kabul etmiyorum. Hizmet Hareketi’nin tabanına baktığımızda, biz zaten aynı yapıyız, aynı değerlere inanıyoruz, aynı inançların peşindeyiz, aynı hedefler içindeyiz, aynı camilerdeyiz, yan yanayız ve de kardeşiz. Niye birbirimizi yok etmeye çalışalım ki?

Zaman zaman anlaşamadığımız, tartıştığımız nüans farklılıkları olabilir. Bunun anlamı “Biz birbirimizi yok ediyoruz” değildir ama Hizmet Hareketi’nin içinden birtakım kişiler, hareketi zor durumda bırakmışlardır. Maalesef yaşanan manzara Hizmet Hareketi’nin toplum nezdindeki duruşuna da zarar verecek bir noktaya gelmiştir. Unutmayalım ki bundan sonra AK Parti’ye karşı yapılacak her yıkım hamlesi, İsrail lobisinin, Amerika’daki Neo-Con çetelerinin yaptığı saldırılarla paralel bir fotoğraf karesi oluşturacaktır.
Bu durumu Cemaatin içindeki bazı kişilere bağlıyorsunuz...

- Yani onların yaptığı yorumlar böyle bir algı oluşturuyor. Sanki bu işlerin içinde Cemaat varmış gibi. İşte o doğru değil.

Bu noktada Fethullah Gülen, “Bir arkadaş hakkında komplo kuracaklardı. Ben haber aldım, sakın gitme orada senin kasetini kaydedecekler, bunun önüne geçtim” şeklinde benzer açıklamalarda bulundu. Bu açıklama nedir, bu bilgi Amerika’daki birisine nasıl gidiyor da, engelliyor?

İşte orası da garip... Yani o bilgiler nasıl, nereden gidiyor? Niye gerçekten öyle bir şey konuştuğunu ben de anlamış değilim. Bir dostu haber verip, uyarıda mı bulunmuş? Yoksa devletin birtakım istihbarat birimleri bilgi verip de mi uyarmış. Öyle bir konumda değil! Niye bir devletin birimleri böyle bir bilgi versin? Benim yorumum muhtemelen bir dostu böyle bir haber verdi. Müslüman olarak hüsnü niyetle yorumladığım zaman böyle bakıyorum. Gerçi medyada farklı yorumlandı. Doğrusu öyle tartışmalara da çok girmek istemiyorum. Bunlar çok hoş şeyler değil.

Yeni Akit

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.