Türkiye İçin Dua Farzdır

Türkiye İçin Dua Farzdır
“Son on yıldır Türkiye’de yaşanan değişim, bizi de değiştirdi. Türkiye’nin sahip olduğu her imkandan biz de istifade ettik. Elbette bu Karadağ Müslümanlarının elini güçlendiriyor. Daha rahat nefes alabiliyoruz. Böyle bir Türkiye için dua edilmez mi? Biz d

Yeni Akit Yazarlarından Ayhan Demir, Karadağ İslam Meşihatı Başkanı Rifat ef. Feyziç ile önemli bir söyleşi gerçekleştirdi.  Feyziç ile gerçekleştirilen söyleşide Karadağ’daki Müslümanların durumundan, Türkiye’de yaşanan son gelişmelere kadar birçok konu hakkında önemli değerlendirmeler bulacaksınız. 

Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması, Müslümanları nasıl etkiledi? 

Karadağ yola Sırbistan ile devam etseydi, Sancak bölgesi adına hiçbir gelişme sağlanamazdı. Karadağ’ın ayrılmasıyla, sadece Sancaklıları değil, bütün bölge ülkelerini rahatlattı. Uzun vadede bunun faydalı bir ayrılık olduğu kanaatindeyim.

Karadağ’daki Müslümanların, genel anlamda, durumu nasıl? 

Karadağ’ın, çok etnikli yapısına rağmen, neredeyse hiçbir etnik sorunu bulunmuyor. Bazı konularda, tembellik ve anlaşmazlıklar sebebiyle, organize olmadığımızdan istediğimiz noktada değiliz. Fakat herhangi bir baskı ile karşı karşıya değiliz. 

Yirmi yıl önce bir Müslüman’ın hayatının değeri 8 Fenik idi. Bu bir kurşunun fiyatıdır. Trenleri durdurup, Karadağ vatandaşı olan Müslümanları aşağı indirerek, şehit ediyorlardı. O günlerden, çok şükür ki, bugünlere geldik.  

Karadağ Müslümanlarına ait vakıf mallarının iadesi ne aşamada?

Karadağ’da, Sırp Ortodoks Kilisesi ile 20-25 yıl önce ortaya çıkan Karadağ Ortodoks Kilisesi arasında müthiş bir çekişme var. Bu anlaşmazlık sebebiyle, din ile alakalı birçok konu çözümsüz bırakılıyor. Dini kurumlar hariç, herkesin malları iade edildi. Sadece Müslümanların değil, Ortodoks ve Katoliklerin de almayı arzu ettikleri mallar var. Artık bir çözüm arayışına başlanmalı ve vakıf mallarımız iade edilmeli. Bunu bekliyoruz.

KARADAĞ’DAKİ MÜSLÜMANLARIN HAKLARI GÜVENCE ALTINA ALINDI

2012 yılında Karadağ Hükümeti ile imzalanan protokolün içeriği nedir? 

Karadağ İslam Meşihatı’nın en önemli çalışması, bu protokolün imzalanması oldu. Karadağ Başbakanı İgor Lukşiç ve Karadağ İslam Meşihatı Başkanı sıfatıyla bendenizin imza koyduğu bu protokol ile Karadağ’da yaşayan Müslümanlar resmen tanındı ve hakları güvence altına alındı.

Yirmi beş maddelik protokol, Müslümanların cuma namazı için izinli sayılması, orduda, emniyette, hastanelerde, öğrenci yurtlarında ve sosyal tesislerde kalan Müslümanlar için helal gıdaların hazırlanması ve başörtüsünün tüm okullarda ve kamuda serbestçe kullanılabilmesi gibi maddeler içeriyor. 

Bununla birlikte, son madde olarak, Türkiye ile olan ilişkilerimiz yasal zemine oturtuldu. Açıkçası bu maddeyi öyle kolay kabul etmediler. Fakat bu madde bizim olmazsa olmazımızdı. Bu maddeyi anlaşmaya koydurarak, Türkiye ile yakınlığımızı resmi olarak ifade etmek istedik.

Sırbistan ve Karadağ’ın, AB ve NATO üyeliği bu ülkelerdeki Müslümanları nasıl etkiler?

Karadağ’daki Müslümanlar açısından AB’ye dahil olmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Karadağ ve Sırbistan dış politikasını belirleyen temel unsur AB’dir. Bu entegrasyon süreci, her iki ülkedeki Müslümanlar açısından daha geniş bir hareket imkanı sağlayabilir. Sancak bölgesi arasında sınırların kalkacak olması birçok konuda faydalı olacaktır. 

NATO’ya gelince… Karadağ NATO’ya sıcak bakarken, Sırbistan daha mesafeli bir duruş sergiliyor. Fakat bu hiç mühim değil. Her iki ülke de en sonunda NATO’ya dahil olacaktır diye düşünüyorum.

Türkiye, Neo-Osmanlı politikalar mı yürütüyor? 

Dedem, İstanbul’da askerlik yaptı. Osmanlı Ordusu’nun bir neferiydi. Bir başka ifadeyle, benim dedem ile sizin dedeniz aynı devletin vatandaşıydı. İnsan ömrü için yüz yıl çok olabilir ama devletler için çok küçük bir zaman dilimidir. 

Ayrıca Türkiye’nin Balkanlar’da bıraktığı çok büyük bir miras var. 

Türkiye son on yılda giderek güçlenen bir devlet oldu. Gücü, kuvveti yerine gelmeye başladı. Güçlü bir Türkiye’nin, kendisine sempati duyan insanlara sahip çıkması da gayet normal. 

Türkiye son dönem Balkan politikasıyla, hem Müslümanlara sahip çıkıyor, hem de coğrafyada sorun çıkmasını engellemeye çalışıyor. Türkiye’nin Balkan politikasını neo-Osmanlı olarak nitelendirmek biraz haksızlık olur. 

Neden Türkiye ve Başbakan Erdoğan için dua ettiniz?

Son on yıldır Türkiye’de yaşanan değişim, bizi de değiştirdi. Türkiye’nin sahip olduğu her imkandan biz de istifade ettik. Yanlış anlaşılmasın sadece maddi imkanlardan bahsetmiyorum. Karadağ’ı ziyaret eden bütün Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar ve Türkiye’den gelen devlet adamları, mutlaka bizi de ziyaret ediyorlar. Aslında bizi değil, Türkiye’yi ziyaret ediyorlar. Burada açık bir mesaj var: Arkamızda büyük ve güçlü bir devlet var. Elbette bu Karadağ Müslümanlarının elini güçlendiriyor. Daha rahat nefes alabiliyoruz. Böyle bir Türkiye için dua edilmez mi? Biz daha güçlü ve daha büyük bir Türkiye için dua ediyoruz.

Şahsım adına, Türkiye için dua etmenin, farz olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin Balkan Müslümanları için yaptıkları karşısında yapabileceğimiz en ahlaklı hareket dua etmekti. Bu bizim kardeşlik vazifemizdi. 

Evet, Karadağ küçük bir ülke ve bizler, bu ülke içerisinde azınlığız. Bizim Türkiye’ye bir faydamız dokunmaz. Fakat dua en büyük silahtır. İnanan insanlar olarak bunun farkındayız. Şunu da belirtmek isterim ki, duamız tamamen kendi kararımız. 

Hiç kimseden dua talebi gelmedi. Meşihattaki arkadaşlarla birlikte aldığımız karar doğrultusunda bu duayı gerçekleştirdik.

TÜRKİYE’NİN BİZLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VAR

Bosna Hersek medyasında, Türkiye ve Başbakan Erdoğan için, ‘yabancı ülke’ ve ‘yabancı Başbakanı’ ifadeleri kullanıldı. Türkiye, sizin için ‘yabancı’ mıdır?

Kesinlikle hayır. Bizim için Türkiye herhangi bir devlet değildir. Ben Karadağ vatandaşıyım, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değilim. Fakat benim için Türkiye’nin özel bir yeri var. Bunu sadece burada değil, Karadağ’da da söylüyorum. Birkaç ay önce, eski ve ünlü bir siyasetçiyle, “Türkler bizim kardeşlerimiz” dediğim için, gazetelere yansıyan bir tartışmamız oldu. 

İnsanların birden fazla kimlikleri var. Devlet kimliklerimizin yanında, dini ve kültürel kimliklerimiz var. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bizi ilk ziyaret eden eski Başkan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve o dönemdeki yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamız oldu. Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı bizim için aynı zamanda Şeyh-ul İslam’dır. 

Osmanlı zamanından beri ilk defa Şeyh-ul İslam geldi. Hediye olarak Kur’an-ı Kerim ve Türk bayrağı getirdiler. Bu iki emaneti sizden ayrı kaldığımız yüzyıl boyunca en iyi şekilde koruduk. Korumaya da devam edeceğiz inşallah. Türkiye benim için, Almanya, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülke değil.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Karadağ-Türkiye ikili ilişkilerinin, belki de tarihteki en iyi olduğu dönemi yaşıyoruz. Ancak Türk yatırımcılar da üzerlerine düşeni yapmalılar. Türk yatırımcıları bu bölgelere davet ediyoruz.

Şuna inanıyorum ki, Müslüman topluluklar içerisinde en akıllısı Türklerdir. Allah’ın izniyle, yabancı unsurların oyunlarına gelmeden, tüm tuzakları bertaraf etmesini bilecektir. Türkiye’nin çok fazla düşmanı var. Su uyur, düşman uyumaz. Türklerin gaflete düşme lüksü yok. 

GEZİ PARKI OLAYLARI MÜSLÜMANLARA İHANETTİR

Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık operasyonları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’yi seven bir insan olarak, ülkenizdeki gelişmeleri yakından takip ediyorum. Türkiye ekonomisi artık en gelişmiş ülkelerle yarışıyor. İçerde ise en istikrarlı dönem yaşanıyor. Açılım projesi sayesinde bir yıldır askerler şehit olmuyor. Türkiye artık komşuları için örnek bir ülke. Türkiye, tüm dünya Müslümanları için de bir umuttur. Nerede Müslümanlar için bir sorun varsa, Türkiye sorunu çözmek için oraya koşuyor.

Türkiye, Müslümanlar için son bir umut, son bir şanstır. Umudumuzu ve şansımızı kaybetmeye yönelik her hamle açık bir ihanettir. Gezi olayları ve bugünlerde yaşananlar, Müslümanlara ihanettir.  Türkiye ve Türk halkının omuzlarında büyük bir vazife var. Siz sadece kendinizi düşünemezsiniz. Aynı zamanda Türkiye’ye umut bağlayan insanları da düşünmek zorundasınız. Güçlü ve büyüyen Türkiye, en az sizin kadar, bizim de ihtiyacımız. Tüm dünya mazlumlarının Türkiye’ye ihtiyacı var. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum