Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Yine barış umudu, yine bir Dağlıca

Yine barış umudu, yine bir Dağlıca

Yine yürekler dağlandı. Yine Dağlıca'da şehitler verdik. Yine barıştan söz edilirken hain provokasyon devreye girdi. Tam da Leyla Zana'nın, "çözerse Başbakan Erdoğan çözer" dediği sırada, tam da CHP ile AK Parti birlikte taşın altına ellerini sokma çabasında iken, tam da Talabani ve Barzani bir defa daha çözüm için gayret sarf ederken yapıldı Dağlıca saldırısı.


Bundan önce de hep böyle oldu. 1993'te Bingöl'de 33 erin şehit edilmesi böyleydi. Geçen yılın 14 Temmuz'unda Silvan kırsalında pusuya düşürülen 13 erin şehit edilmesi böyleydi.

Bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek için karakol baskınları olur, bu ülkede siyaseti kontrol için göz göre göre, önceden biline biline dağlarda provokasyonlar olur. Bu ülkede kanın durması, anaların gözyaşının dinmesi için ne zaman bir hamle yapılsa, umutlarınız bir başka bahara kalır...

Sabah kalktığımda, Avni Özgürel'in Kandil'de Murat Karayılan ile yaptığı röportaja dair değerlendirmeleri okuyordum. Kürt meselesinin çözümü için yıllardır didinen, görüşlerine önem verdiğim yazarların hepsi yeni bir barış döneminden söz ediyorlardı. Taraf'ta Neşe Düzel'e konuşan Avni Özgürel; "Barışa kesinlikle yakınız." diyor ama ekliyordu: "Çok büyük bir tuzağa düşmezsek, bu sefer barış şansını yitirmeyeceğimiz kanaatindeyim ben..." diyordu. Avni Bey'in korktuğu başına geldi. Tuzak, hem de ne tuzak...

Özellikle Silvan tuzağı, dünkü saldırı için çok şey anlatıyor. Murat Karayılan, Kandil'de Avni Özgürel'e, "Silvan'ın bize de, sürece de büyük zararı oldu." diye konuşuyor. Ama eylemin, örgütün ve kendisinin bir kararı neticesinde gerçekleşmediğini ekliyor. "Yerel unsurlar yaptı, kontrol edemedim." diyor. Öcalan da, 1993'teki Bingöl'de 33 erin otobüslerden indirilerek katledildiği olay için aynı şeyleri söylemişti. Kim bu yerel unsurlar? Kimlerle irtibatlı? Öcalan'dan, Karayılan'dan habersiz eylem yapan bu birimleri kim kontrol ediyor? Fırat'ın doğusundaki Ergenekon daha soruşturulmadı/soruşturulamadı. PKK'nın işlediği binlerce faili meçhul cinayet aydınlatılamadı. JİTEM-PKK bağlantılarının üzerine gidilemedi. Bazı PKK unsurlarının hangileri devlet içindeki çetelerle, cuntacılarla irtibatlı? Hangileri dış istihbarat teşkilatlarının elemanları? Suriye, İran, İsrail, ABD, Avrupa, silah tüccarları, insan ve uyuşturucu kaçakçıları bu işin içerisinde nerede? Etkinlikleri hangi boyutta?

İçeride ve dışarıda birileri, terör meselesini ülkemizin, insanımızın başına bela ettiler. Sivil irade, demokratikleşme çabaları hep terörle baskı altına alınıyor. İster Kürt meselesi deyiniz, isterse terör meselesi, isterse ikisi de aynı deyiniz, karşımızda Türkiye'nin en büyük problemi var.

Başbakan Erdoğan'ın tavrı net. 6 Haziran'daki TV programında son geldiği nokta şu: "Artık benim için Kürt meselesi yok, Türkiye'de PKK meselesi vardır. Kürt vatandaşımın PKK'lıymış gibi lanse edilmesinden son derece rahatsızım." Sayın Başbakan, "Kürt sorunu yok, Kürt vatandaşlarımızın sorunları var." diyor. Önümüzdeki süreci bu yaklaşım belirleyecek. Başbakan, meselenin çözümünü terörle mücadeleden ayırıyor. Terörle mücadeleyi zafiyete uğratacak, cephedeki askerin, polisin, özel kuvvetlerin moralini, mücadele azmini etkileyecek bir yola girmeye hiç niyetli değil. Terörle etkili mücadeleye devam edilirken, bir yandan da son olarak Kürtçenin seçmeli ders yapılması gibi demokratikleşme adımları atılacak... Çözümün temel zemini, yeni anayasa çalışmalarında aranacak.

Dağlıca'daki son saldırı Erdoğan'ın yaklaşımını güçlendiriyor. PKK'nın tek taraflı silah bırakması dışında bir yol yok. Saldırılara, cinayetlere karışmamış dağ kadrolarının affı ondan sonra devreye girebilir. Bütün bunlar yapılırken, BDP'nin "ille de Öcalan'ın İmralı'dan ev hapsine çıkması şart" diye tutturması çözüme değil, çözümsüzlüğe yardımcı oluyor...


[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi