Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Terk edilmekten korkarlar

Terk edilmekten korkarlar

Sevdiğimiz kişi ya da kişilerle aramızda sevgi eksenli bir bağ vardır ve bu bağı hep korumak isteriz. Fakat ne kadar çaba gösterirsek gösterelim hayatın inişli çıkışlı girizgâhları var ve bu girizgâhlardan geçerken kâh düşer, kâh kalkar, kâh şahlanırız. Öyle olaylarla karşılaşırız ki, gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında nutkumuz tutulur, ayaklarımızın bağı çözülür ve olduğumuz yerde kalırız. “Bu kişiden asla bunu beklemezdim, bunu o kişiye yakıştıramadım, ne oldu da ilişkilerimiz bozuldu” dediğimiz anlar olur. Hiç beklemediğimiz vakitlerde beklemediğimiz sorunlarla karşılaşırız. Ama bizi ötekilerle birbirimize kenetleyen o sevgi bağı hep devam eder. Bizi hayatta tutan şeyin de bu bağ olduğuna inanırız.

Yüce Yaratıcıya karşı sorumluluklarını yerine getirmeyip, varoluşlarını sırf öteki ile kurulan bağa hasreden kişiler terk edilmekten ve yalnızlıktan çok fazla korkarlar. Modern psikolojiye göre bunun dinamiği ferdin arkaikte kopmaktan korktuğu varlıktır, yani annedir. Buna göre ferdin korkusu çocukluk dönemine dayanmaktadır. Dinamiği neye dayandırılırsa dayandırılsın korkunun dozu arttığında kişinin yaşam dengesi bozuluyor. Kişi sevdiği kimse ile bağlarını kopardığında organlarından birini kaybetmiş hissine kapılıyor ve giden kişi ile birlikte bütün nesnelere olana bağını zayıflatıyor.

Terk edilme şeması tetiklenen kişi, kendine alabildiğince yüklenir “değersizim, ben bunu hak ettim, zaten beğenilmeye sevilmeye layık değilim” diye düşünmeye başlar. Ötekinin benliğinde kaybolan kişi ayrılık sürecinde her şeyini kaybetmiş bir yoksula dönüşür. Peki neden?

Rabbimiz hayatı bir denge üzerine kurmuştur. Dolayısıyla yeme içmede, insani ilişkilerde, sevgi ve ilgide tutarlı bir denge olmalıdır. Günümüz insanının en büyük sorunu bu dengeyi hiçe sayıp ifrat ve tefrit arasında gidip gelmesidir. Bu durum fertleri, ruhsal sorunlara ve sonu gelmez arayışlara sürüklüyor.

Yaşamın ilk yıllarında sevgiden mahrum kalmış olabiliriz. Bütün yaşamamız yoksunluk içinde geçmiş, istediğimiz şeyleri elde edememiş de olabiliriz. Hatta bu dönem hayallerimizin büyük çoğunluğu sekteye uğramış da olabilir. Peki, bu durumda, düştüğümüz kuyudan kendi imkânlarımızla çıkmak yerine neden niçin demenin neye faydası olabilir? Unutmayalım ebeveynlerimiz, yakınlarımız, eşimiz, çocuklarımız ya da dostlarımız tarafından terk edilebilir ve yalnızlığa maruz kalabiliriz. Böyle durumlarda niçin neden diye sorup suçlu aramak boşunadır. Bunun yerine bizi her durumda ve her şartta terk etmeyecek olan Yüce Rabbe sığınmalı ve içinden bulunduğumuz durumdan kurtulmaya çalışmalıyız. Allah var o halde ye’se yer yok. Allah var o halde ümitsizliğe yer yok. Allah var o halde keşke diyebileceğimiz hiçbir şey yok…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi