Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Acıkınca Assoliste Bağlamak

Acıkınca Assoliste Bağlamak

Yenilgileri, kayıpları târihi hâdiselere bağlamak, moda oldu. Ak Parti, 7 Haziran’daki oy gerilemesini Uhud’a bağlamıştı. Ak Parti yapar da MHP durur mu? O da 1 Kasım hezimetini Kürşad İhtilâli’ne bağladı. Çikolata reklamı gibi. “Acıkınca assoliste bağlıyor.” MHP, vekil sayısının kırka inmesinde ilâhî bir işâret yakaladı. Daha da pekiştirmek için 18 Mart’ı, kongre târihi olarak belirledi. MHP geçilemez. Yoksa, “Devlet Bahçeli geçilemez.” mi olmalı?

Bu durum, psikanalizin alanına giriyor. Serbest çağrışım, bastırma, şuuraltı, şuurüstü… Ne ararsan var.

Olur da “MHP’ye vurmak kolay. Ya iktidar?” diyenler olursa “Uhud ve Seçim” yazımda, “Siz kimsiniz Uhud’dakiler kim?” diye sorduğumu hatırlatmak istiyorum.

Bilmeyenler için îzâh edelim. Kürşad, sekizinci asırda yaşamış bir Türk komutanı. Göktürkler, istiklâlini kaybedip Çin’e bağımlı yaşamaya başlayınca, kırk askeri ile ihtilâl yapmaya karar verir. Bir gece, Çin imparatorunu kaçırıp esir Türklerle takas etmeyi planlar. İmparator yağmurdan dolayı dışarı çıkmayınca, plana sadık kalıp askerleriyle birlikte sarayı basar. O gece müthiş bir çarpışma olur. Kırk asker, tek tek ölürler. Ölürler ama, Türk illerine dalga dalga yayılan bağımsızlık ateşini tutuştururlar.  

Efendim, kırk MHP’li vekil, Çin Seddi’ni yıkıp geçecek özellikteymiş. Laf mı bu şimdi? Oyunuz yüzde beşlerde, altılarda falan olur da seçim seddini yıkar geçersiniz; bu sözü söylemeye hakkınız olur. Yarı yarıya vekil kaybetmişsiniz ve direkten dönmüşsünüz.

Bu nasıl bir hamâset edebiyatı? Kürşad ve kırk askeri, Çin’e karşı ayaklandı. Çin sarayını bastı. Çin, Türkiye’yi işgâl etti de bizim mi haberimiz yok?

MHP’ye destek olmaya, moral vermeye çalışan yazarların ifâdelerine inanamıyorum. Bahçeli, “Milli irâdenin kararına saygı duyuyoruz. Sonuçların nedenlerini araştırıyoruz. Daha iyisini yapmak, daha iyisini sağlamak için kuyumcu titizliğiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz.” diyor ama, bu kraldan fazla kralcılar içinde, yüzde kırk dokuz buçuğun, efendisine âşık köleler olduğunu söyleyenler bile var. Az kaldı; “Bu halk aptal” söylemine, az kaldı.

Kırk vekille Çin seddini yıkmaktan bahsedenlere, 1999 seçimlerini hatırlatmak istiyorum. 129 vekil, Ecevit’in karşısında sus pus olmuştu. Fıkrası bile vardı. Bir adamın sürüsüne, kurt dadanmış. Adamcağız, bir çâre bulamamış. “Ankara’ya git. Ecevit adında bir hoca var. Tek seferde, 129 kurdun ağzını bağladı.” demişler.

Ne yapacak bu kırk vekil? Aksaray’ı mı basacak? Cumhurbaşkanını mı kaçıracak? Nedir, Kürşad ve kırk askerinin ihtilâlinden aldıkları ders nedir?

Ben, yine bir fıkra ile bağlayayım da ne olur ne olmaz, dar günler için lâzım olur. 

Karadenizlilerin canı savaş istemiş. Çin’e savaş açmışlar. Çinliler bunu haber alınca, merak edip araştırmışlar. Haritaları incelemişler. “Tamam.” demişler; “Kabul ediyoruz.”

Aradan bir süre geçmiş. Karadenizlilerde bir hareket yok. “Niye vazgeçtiniz?” diye soranlara şu cevabı vermişler:

“Haçan, o kadar cesedi nereye gömeceğimizi bilemedik; vazgeçtik.”

Amacım, gülmek veya güldürmek değil. AK Parti’nin karşısında, ayakları yere basan bir muhâlefet olmamasına, gerçekten canım sıkılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi